Sayfalar

29 Aralık 2015 Salı

Orta Halli Site Züppeleri


Bir önceki yazının maddelerine baktım ve oturduğum site ile ilgili züppelikleri yazmaya karar verdim.

Misal, geçen yaz tatil için eve geldiğimde ( o zamanlar daha Diyarbakır'da çalışıyordum.) dibini gördüğüm antidepresan için bir aile hekimi bulmam gerekiyordu. Önce güvenlikçilere sordum. Hemen bilmiyoruz "Şurada ve ya şurada özel hastaneler var." diye anlatmaya başladılar. Kardeşim raporlu ilaç, aile hekimi lazım işte. güvenlikçilerle ben böyle konusurken oradan geçen bi yaşlı teyze gördüm. Pek de nane molla birine benziyordu. Hah dedim. Bu kadın kesin biliyordur. 

- Han'fendi (Teyze deyince ters ters bakıyorlar, aman!) Aile hekiminin yeri nerede? Buraya yeni taşındım da.
- Bilmiyorum kızım. Biz hep özel hastaneye gidiyoruz.
Ana! 
Bir de konuşurken beni kötü kötü süzdü ya (Seni pis fakir!!!) 
Al yerden bir avuç çamur bula kafasına kafasına! (Tamam tamam kadına şiddete hayır da düşünmekte mi yasak!)

Bir de "Nereye gidiyor bu verdiğimiz aidatlar?" cılar var. Dört asansör var kardeşim. Biri bazen servis dışı olsa n'olur? Yok bunlar "Nerde verdiğimiz aidatlar?" asansör bir kaç saniye geç inse "Nerde verdiğimiz aidatlar?" Sonra sıcak suları az biraz ılısa  "Nerde verdiğimiz aidatlar?" 
Sanırım en çok bu tiplere gıcık oluyorum. 

-Sonra bir de tek başına yaşayanlara alttan alta gözdağı veren "Aile babası" tipler var. Önce "merhaba komşu" gibi yaklaşıp ondan sonra da "Siz bilmezsiniz, biz ne kokaincileri, alemcileri attırdık buradan. Dışardan belli değil ama aile sitesidir buralar." diyenler. 

- Bissürü bissürü arap var sonra. Sitedekilerin züppeliğine inat yazın en sıcak gecelerinde bir kilim, bir kahve takımı kapıp, küçük çocuk parklarının yeşilliklerine bağdaş kurup kahve içiyorlar. Tabi milletin hem içi gidiyor, hem sinir oluyorlar, havamızı bozuyorlar diye. Kardeşim sıcak işte. Nazar etme n'olur. Yap senin de olur.

- Markete pazar arabası ile gidiyorum. Her gidiş ve dönüşümde  "Bu ne ya, hangi çağda yaşıyoruz." der gibi bakışlara maruz kalıyorum. Kasiyerler bile öyle. pazar arabalı git, seni tınmıyor. Grand tuvalet git. Bir ilgi bir alaka. Bir tek sitenin değil ki, tüm İstanbul'un bu özelliği var işte. Ye kürküm ye. Bu bakışlara bir de "Bim, A101 poşetleri ile sitenin içinden geçerken maruz kalıyorum. Sanki evi alırken sözleşme imzalamışız da İlle migros, carrefour'dan alacağız.

- Gerçi bende de züppelik var. Züppelere kıl olma züppeliği.

27 Aralık 2015 Pazar

Aaaa! Yazıyorum Tekrar:)

Aradaki attığım kısa yazıyı saymazsak yazmayalı yaklaşık iki yıl olmuş.

Ama tekrar buraya döndüğümde her şeyi yerli yerinde görmek çok güzel gerçekten.

Merhaba:)

Bu üç yıl içerisinde hayatımdaki değişikliklerin özetini geçeyim dedim. Diğer yazılarda olmadı bazı konuları geniş geniş yazarım.


1-) Depresyondan tamamen kurtuldum. Yani sanırım. 7 sekiz aydır ilaç kullanmıyorum yani. Tabi ara ara geliyor bir melankoli ama o hep vardı. Yalnız kalma isteği de. Hem artık yalnız yaşıyorum zaten.

2-) Böylelikle ikinci maddeye geçmiş oldum. Bu yaz tayinim çıktı. Sonunda sonunda sonunda!!! Hatta son günlerde Diyarbakır'daki ağlamalarım o kadar artmıştı ki, benim okulumla ilgilenen şube müdürü tayin evraklarına mührü vururken "Artık ağlamak yok değil mi, hoca hanım?" diye tatlı tatlı takılmıştı. Tabi o zaman biraz sinir olmuştum. Ama şimdi dedikleri hoşuma gidiyor.

3-) Diyarbakır'dayken beni istifa etmekten caydıracak bir şey yaptım. İstanbul'dan küçücük tıfıcık bir ev aldım. Borcum 2023'te bitecek. Hedef 2023 yani:) Bu tarihte misak-ı milli anlaşması sona eriyormuş. Dur bakalım, ev elimizden gitmesin de. ( Bak, depresyonun yan etkileri. Anca karamsar düşünüyorsun. Etkileri bitecek gibi değil.  Hala olumlu bakabilmek için çevremdekileri darlıyorum.)

4-) Evim- hani şu varoşların kenarında, kendini soyutlayan yüksek duvarlı, çok katlı siteler vardır ya, hah orda işte. Balkonum yok. 39 m2. Ortadan  bir duvar geçirip, bir artı bire benzetmişler. Balkonum yok, ama havuzum, çocuk parkım, güvenliğim var. Ayrı bir salonum yok ama spor salonum, saunam, var. Arabam yok, otopark'ım var. Anlayacağınız bayağı bir havalıyım.(!) Hatta öyle ki, sitenin teknik elemanı eve geldiğinde inceden alay bile etti. O teknik eleman da ayrı bir yazı konusu. Neyse ki artık havuz temizliğinden sorumlu da, sinirlenmiyorum. (Bakın şimdiden, züppe sitelilere benzemişim.)

Yok yahu, küçümsediğime bakmayın. Evimi çok seviyorum. Tam kendi istediğim gibi döşedim, bol güneş alıyor ve kışları sıcacık oluyor. Yalnızım ve eve sadece benim istediğim dostlarım gelebiliyor. Ev arkadaşlarımın tuhaf erkek arkadaşı, tanıdıkları değil.

5-) Yeni okulum eve yürüme mesafesinde. Tabi adaptasyon sorunlarım devam etmekle birlikte, buna da şükür diyorum. En azından bildiğim, sevdiğm şehir ve ev benim evim.

Bunların haricinde hayatımda hiç bir değişiklik yok.

- Hiç mi Kitap Gibi Kız?
- Hiç!Sadece yaşlanıyorum sanırım, yaşlı düşünüyorum.


Not: Bu arada "Tam zamanında dönmüşsün Diyarbakır'dan" türü cümlelerinden bıktım usandım. Zira geride bıraktığım dostlarım için daha fazla vicdan azabı çektirmekten başka bir işe yaramıyor.