tag:blogger.com,1999:blog-58935993164843151082024-03-14T09:31:10.811+03:00! Kitap Gibi Kız !kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.comBlogger237125tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-67336734429791635702016-06-26T00:01:00.000+03:002016-06-26T00:04:03.736+03:00Yüzmeyi Öğrendim de, Gerisi...<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://3.bp.blogspot.com/-_xgIGgMCRXI/V27wjSC6UfI/AAAAAAAAAx0/Io_NH6FOA9Ecdr9iwPjIgIGTDP3HcJxwQCLcB/s1600/Screenshot_2016-06-25-23-57-21-1.png" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://3.bp.blogspot.com/-_xgIGgMCRXI/V27wjSC6UfI/AAAAAAAAAx0/Io_NH6FOA9Ecdr9iwPjIgIGTDP3HcJxwQCLcB/s320/Screenshot_2016-06-25-23-57-21-1.png" width="303" /></a></div>
Uzun zamandır yazmadım. Gene! Kendime resmen yazmak için bir disiplin şiddeti uygulamam gerek. Dayak mı atsam, çimdirsem mi bilemiyorum şimdi. Halbuki yazacak o kadar çok şey var ki.<br />
<br />
Misal yazmadığım o dönemden beri kendimi gerçekleştirmekle meşgulüm. Ya da geliştirmek mi demeliydim, yine bilemiyorum. Neyse yüzme kursuna gittim. Parası neyse bastırıp özel ders aldım. Şimdi eh, çata pat yüzüyorum. Nefes alış verişlerde hala zorlanıyor olsam da o bi ton aidat verdiğim sitenin havuzunu kullanabiliyorum artık. Ama hala herkes bana bakıyor gibi geliyor. Sanki "bak bak, ne kötü yüzüyor."diyorlarmış gibi. Fakat ben yüzerken ya da güneşlenirken öyle kimsenin havuzda ne yetkin yüzdüğüne dikkat edemiyorsam başkaları da edemiyordur yani. Sonuçta kendime yüzmeyi bırakmamak için züğürt tesellisi veriyorum.<br />
Not: Bu arada akşam saatlerinde kapalı havuz gerizekalı genç erkek sürüsü kaynıyormuş. Yaşayarak öğrenmiş bulundum. Bak, en iyisi sabah:)<br />
<br />
Sonra pasaport aldım. Maalesef daha yeşil pasaporta 10 yılım olduğundan bordo renklidir kendileri. Akraba ziyaretleriyle karışık kısa bir avrupa turu. Maaile gidip (anne, anneanne, kardeşler) en kısa zamanda erkek kardeşimle onlardan ayrılıp Prag'da fır fır gezmeyi düşünüyoruz. Bakalım nasip. Vize için tüm aile bireylerinin sarsaklığını beklediğimizden daha başvuramadık. Sanırım vize çıkacak. Ama çıkmazsa 10 yıl boyunca gelsin vizesiz ülkeler. Japonya ya kadar yolu var yani. Her neyse, ilk defa başvuracağım için acayip stresliyim. Ya şöyle olursa, ya böyle olursa diye diye kendimi kötülerden kötü bir senaryo seçerken buluyorum. Karamsar bir yapım var benim harbi. O kadar girdiğim depresyona şaşmamak gerek.<br />
<br />
Vel hasılı, durumlar böyle. Vize için tavsiye vermek isteyen varsa, ne güzel olur valla!</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-65480863715829543462016-04-06T17:06:00.000+03:002016-04-06T17:06:55.551+03:00İpana Luxe Perfection Beyazlatıcı Diş Macunu yorumlarım<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br /></div><p>Doğru makyaj, dolgun kirpikler, bakımlı bir cilt, hacimli saçlar… En önemlisi de beyaz dişlerle sağlıklı, güzel bir gülümseme! Bu yüzden diş bakımına ve beyaz olmasına oldukça özen gösteriyorum. Sürekli yeni ürünleri deneyimlemeyi de seviyorum. Burada raflarda gözüme çarpan ve Amerika’nın en büyük diş macunu markası olan Crest aslında Procter and Gamble’ın Türkiye’de sunduğu İpana markasıyla tamamen aynı içeriklere sahipmiş. Dünyada ilk defa beyazlatıcı bantları üreten bir marka olduğu için 3 boyutlu Beyazlık ailesi oldukça ilgimi çekti. Son zamanlarda market alışverişine gittiğim her mağazada ve televizyonlarda sıklıkla İpana’nın yeni ürünü olan Perfection’a denk gelince ve özellikle 3 günde %100’e kadar lekesiz iddasını duyunca denemek istedim ve hemen aldım.</p>
<p>İpana’nın en hızlı ve en güçlü beyazlatıcı diş macunu ünvanına sahip bu diş macunu ile deneyimlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Diş hekimimin de daha beyaz bir diş için önerdiği İpana 3D White Perfection ile güvenle, bembeyaz gülebiliyorum.</p>
<p>Perfection diş macunu 3 Boyutlu Beyazlık ailesinin en ileri ve etkili beyazlatıcı diş macunu teknolojisini içeriyor. Böylece diş minesine zarar vermeden sadece 3 günde diş yüzeyindeki lekeleri %100’e kadar etkin biçimde çıkarıp ve bembeyaz bir gülümsemeye sahip olmamızı sağlıyor.</p>
<p>Performansına gerçekten çok şaşırdım. Etkisi inanılmaz! İlk kullanımdan itibaren bile diş yüzeyindeki lekeleri çıkarma etkisini farkediyorsunuz. Keskin nane tadıyla ferahlığı sağlıyor, böylece uzun süre ferah bir nefese de sahip oluyorsunuz. Beyazlatma etkisi bu kadar iyiyken diş mineme hiç bir zarar vermediğini bilmek de çok güzel.</p>
<p style="text-align:center"><strong><a href="http://bit.ly/1Lek3WC" target="_blank"><img alt="" src="http://media.boomads.com/images/offer/poster_yatay_pe-20162702021424698.jpg" style="height:318px; opacity:0.9; width:450px" /></a></strong></p>
<p>Procter and Gamble’ın tüm dünyada pazara sunduğu en gelişmiş beyazlatıcı diş macunu olan 3 Boyutlu Beyazlık Luxe Perfection İpana ile Türkiye’de de raflarda yerini aldı. Denediğinizde bana hak vereceksiniz:) Kullanmadan kesinlikle inanmazdım, deneyince etkisini gördüm ve mükemmel sonuç aldım.</p>
<p>Tam bir bakım sağlamak için aynı ailenin Oral-B 3D White Luxe ağız bakım suyunu da kullanıyorum. O da diş macunu ve fırçasının ulaşamadığı alanlardaki lekeleri bile çıkararak uzun süre, keskin bir ferahlık sağlıyor.</p>
<p>Unutmadan küçük bir not ekleyeyim; P&G ve İpana ürün performansına o kadar güveniyor ki, memnun kalmazsanız paranızın 2 katını iade ediyor. Bu nedenle beyazlatıcı etkisini kendiniz de görün diye bence gerçekten denemeniz gereken bir ürün.</p>
<p>Ürünü satın almak isterseniz <a href="http://bit.ly/1Lek3WC" target="_blank">tıklayınız!</a></p>
<p style="text-align:center"><iframe frameborder="0" height="315" src="https://www.youtube.com/embed/B7MDJzarokU" width="560"></iframe></p>
<p><strong>P.S. </strong>Bana bu bilgiler yetmedi, ağız ve diş sağlığı üzerine daha çok şey merak ediyorum diyenleri aşağıdaki siteye alalım. <br />
<a href="http://bit.ly/20Vnc0Q" target="_blank">http://www.agizbakimuzmani.com/</a></p>
<p><strong>#ipanaperfection #gülüşünügöster</strong></p>
<p>İçerik Kaynak: <a href="http://kokoshgirl.com/" target="_blank">http://kokoshgirl.com/</a><br />
Video Kaynak: <a href="https://www.youtube.com/watch?v=B7MDJzarokU" target="_blank">https://www.youtube.com/watch?v=B7MDJzarokU</a></p>
<p> </p>
<p><span style="font-size:80%">Bir <a href="http://www.boomads.com?client=9481ca39088947ca911bd8fdf3147ccc&offerid=1458" target="_blank" title="boomads" rel="nofollow">boomads</a> advertorial içeriğidir.</span><script type="text/javascript">
boomads_offer_client = "9481ca39088947ca911bd8fdf3147ccc";
boomads_offer_id ="1458";
</script>
<script type="text/javascript" src="http://counter.boomads.com/scripts/offer.js"></script>kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-5476104508431668092016-03-23T20:16:00.000+02:002016-03-23T20:16:50.232+02:00Yok Yok En iyisi Yeşil Soğan<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-cVC1CgI8q2A/VvLdRaWa2YI/AAAAAAAAAxk/abBhyARKiwMvBie8RnyvZ7v0nKK-hDcuA/s1600/15405944177_5dda8fe61d_z.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://2.bp.blogspot.com/-cVC1CgI8q2A/VvLdRaWa2YI/AAAAAAAAAxk/abBhyARKiwMvBie8RnyvZ7v0nKK-hDcuA/s320/15405944177_5dda8fe61d_z.jpg" width="320" /></a></div>
Anladım artık, ben bitki yetiştiremiyorum. Benim asla bitkili bir evim olmayacak. Misal, suya koyduğum nanelerim asla çimlenmedi. Sonra çok arsız denilen semiz otları biraz çıkıp pat diye kurudular. Maydonozlar da keza öyle. Bir öğrencim çok tatlı bir cam göbeği hediye etmişti. Bir kaç gün eve götüremedim öylece pencere önünde büyüyevermiş. Alıp eve getirdim, çok değil bir haftada topraktan dala doğru kurumaya başladı. Tabi bitkiyi kurtarayım dedim, tepesinden kopartıp suya koydum ama köklendiremedim. Bakın yeşil soğan yetiştirebiliyorum ama onunla da övünmek komik olur şimdi. Sonuçta soğanı az biraz fazla beklet sebzelikte, salatana doğracak kadar yeşillik elde edersin. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Şimdi belki dersiniz, toprağın kötüdür, suyu fazla döküyorsundur falan ama yahu suda bile çimlendirme yapamıyorsam... demem o ki benden bir cacık bitkici olmaz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Not: Cuma günü okulda çocuklarla pamukta fasülye çimlendireceğiz. Umalım da benim kör talihim çocuklara geçmesin.</div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-37722368261303280862016-03-14T19:48:00.001+02:002016-03-14T19:50:49.439+02:00İçimdeki Kütüphaneden Bildiriyorum<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-2hvhWgjfQtc/Vub3NEW8_dI/AAAAAAAAAxU/cXOMzF9R_hI_HjnyRdA-sB3NSqDwRAqCA/s1600/9441239472_88f67e4164_z.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="https://2.bp.blogspot.com/-2hvhWgjfQtc/Vub3NEW8_dI/AAAAAAAAAxU/cXOMzF9R_hI_HjnyRdA-sB3NSqDwRAqCA/s320/9441239472_88f67e4164_z.jpg" width="320" /></a></div>
Evet biliyorum, adımı "Kitap Gibi Kız" koydum ama doğru düzgün hiç kitaplardan bahsetmiyorum. İşte şimdi bunu bana soran, sormayan herkes için böyle bir yazı geliyor. Sevdiğim yazar ve kitaplardan bir kuple anlatarak başlıyorum.<br />
<br />
Bir kere blogu düzenli takip edenler varsa bilirler, "Orhan Pamuk" hayranıyım. Hiç öyle nobel almış, almamış, siyasiymiş, değilmiş demeden severim. Bütün kitaplarını okudum. Hatta yeni bir kitabı çıktığında haftasında satın alıp okuyorum. Bir kere seviyorum adamın yazı tarzını. Anlattığı olaylar ne olursa olsun hep belirli bir mesafeden bakar. Asla seni anlattığı duygunun içine tam olarak sokmaz, sokmak istemez. Doğrusu bu durum benim de işime geliyor. Zira hani şu çok satmış olan duygu yüklü, romantik kitapları ne kadar okumak istesem de çoğundan uzak duruyorum. Çünkü kitapla yaşadığım yoğun duygulardan çok yıpranıyorum, etkisinden kurtulamıyorum. İşte Orhan Pamuk sağ olsun beni asla böyle bir duruma sokmuyor.<br />
<br />
Sonra güncellerden Buket Uzuner, Mehmet Murat Somer severim. Eski kitapları olmak şartıyla Elif Şafak severim. Hatta "Bit Palas" kitabını döne döne tekrar okuyabilirim. Ancak bir iki senedir öyle bir yazar keşfettim ki, müthiş, adam müthiş! "Sezgin Kaymaz" Gündelik yaşamlara, öyle fantastik, öyle akıl almaz şeyler katıyor ki nefis. Okur, okur da daha çok okumak istersin. Tavsiyem özellikle "Kün" "Sevinç Kuşları üçlemesi" ve "Medet" kitaplarıdır.<br />
<br />
Klasik yazarlardan tam bir Peyami Safa hayranıyım. Hatta bir ara nerede ne yazmış, onları bile bulup okumaya çalışıyordum. Pek çoklarının aksine benim favorim "fatih harbiye" ya da "dokuzuncu hariciye koğuşu" değil o kadar da çok bilinmeyen "Şimşek" romanıdır.<br />
<br />
Sonra çeşitli ingiliz klasikleri bana çok sıcak gelir. Sanırım bunun sebebi küçükken izlediğimiz türk filmleri. Aşağı yukarı konularını hep ingiliz klasiklerinden aparmış olduklarından bu klasikler bana o kadar tanıdık geliyor ki onları okurken müthiş zevk alıyorum.<br />
<br />
Sonra Virginia woolf okumaya bayılırım. Favorim çağlar arası yolculuk yaptırdığı "orlando" kitabıdır. Sonra paul auster severim, poe, agatha christie, sherlock holmes hayranıyım. Hala tam bir Harry Potter takipçisiyim. Truman Capote ile yeni tanıştım, ancak devamının gelmesini ümit ediyorum.<br />
<br />
Bunlarla birlikle Alev Alatlı ve Oğuz Atay okumaya çalışıyorum ama pek başarılı olduğum söylenemez.<br />
<br />
* * *<br />
<br />
Vs. Vs. Vs. Açıkçası yazının sonunun gelmeyeceğini,daha böyle sürüp gideceğini fark ettim. En iyisi burada ara vermek. Başka bir zaman devam ederim. Sıkılmadan okuyana "maşallah boncuğu" ;)</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com7tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-18103043396758015902016-03-12T21:53:00.000+02:002016-03-12T22:02:51.209+02:00çamaşırcılar Ve kuaförler<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://1.bp.blogspot.com/-u_M4u8cXkUQ/VuRwJ9y_rlI/AAAAAAAAAxE/iT3Gplk2hrMZxpJOC2ec35e5cuZ2YIdQA/s1600/17376075752_beb3453e46_z.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="251" src="https://1.bp.blogspot.com/-u_M4u8cXkUQ/VuRwJ9y_rlI/AAAAAAAAAxE/iT3Gplk2hrMZxpJOC2ec35e5cuZ2YIdQA/s320/17376075752_beb3453e46_z.jpg" width="320" /></a></div>
Şu ömrü hayatımda sevmediğim ama gitmeye de mecbur olduğum iki çeşit dükkan var. Allahım<br />
nefret ediyorum onlardan!<br />
<br />
İlki kuaförler...<br />
<br />
Mutlaka bir önceki kestirdiğin saça bir kulp takarlar. Öyle bir aşağılarlar ki "Allahım öyle paçoz bir saçla aylarca nasıl gezmişim?" diye kendini eziklerken bulursun. Sonra mutlaka "Saçların neden bu kadar yağlı?" diye sorup hemen özel(!) bir şampuan satmaya çalışırlar. Ya da "Saçın bakımsız kalmış, krem verelim." veya "Saçların çok güzel bozulmaması için bir krem verelim." derler. Yani her türlü keklemeye çalışırlar.<br />
Ah bir de kaş, bıyık aldırma durumları. Resmen bütün mahrem alanın işgal edilir. Üzerine üzerine eğilmeler, yüzüne vuran sıcak nefesler. Hele bir de sigara tiryakisiyse vay haline. <br />
<br />
2incisiyse çamaşırcılar...<br />
<br />
Bilhassa bir sürü pahalı sütyen markası satanlar. Bunların bir kere elemanlarının çenesi çok düşük olur. Ve müşterinin kilosu, tipi ne olursa olsun her seferinde vücutlarında bir kusur bulurlar. Asla bedeninden rahatsız olmadığını, aksine sevdiğini anlatamazsın onlara. İlla ya toparlayıcı satacaklar ya destekli. Aman da "Bu denediğiniz çamaşır nasıl da güzel oldu. Eskisi gömleğinizin altından nasılda çirkin duruyordu." lafları. Sonra araya mutlaka bir mutlu müşteri anısı sıkıştırıverirler ki değerleri anlaşılsın. Valla oralara girince kaçar gibi alışveriş yapmaya çalışıyorum ama bazen yakalandığım da oluyor. Allah sonumuzu hayretsin! </div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-91967232041467979262016-02-04T18:31:00.000+02:002016-02-04T18:31:22.508+02:00İyi Öğretmen, Kötü Öğretmen<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-xUcGMKCDHm0/VrN7oe9DwbI/AAAAAAAAAw4/Ai5UjBVgVaI/s1600/361964811_12b6d14026_z.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://2.bp.blogspot.com/-xUcGMKCDHm0/VrN7oe9DwbI/AAAAAAAAAw4/Ai5UjBVgVaI/s320/361964811_12b6d14026_z.jpg" width="320" /></a></div>
Bir gün biri gelip de bana "Nasıl iyi bir ana sınıfı öğretmeni olurum?" diye sorsa, ona vereceğim tek cevap "Dersine gir!" olurdu. Zira gözlemlerime göre ana sınıfı öğretmenleri maşallah güzel eğitimler almışlar okullarından. Ağızlarını açsalar çocuk eğitiminden bir bahsederler ki sen "Vay anasını! Ne süper öğretmen dersin." Hem bunların bir çoğunun sınıfına gir, gene aynen "Vay anasını!" dersin. Hatta belki kendi öğretmenliğini sorgulayacak kadar. Evet, bu dönemki okulumda ben de kendimi iyi öğretmen değil miyim diye uzun uzun sorguladım. Zaten ne zaman biri çıkıp uzun uzun kendini, eğitim anlayışını övse, hep aynı duyguya kapılıyorum. "Ben iyi değil miyim acaba?" (Bak bunlar hep depresyon yatkınlığı işte.) Bir de olayıma bakın, veliler gelip teşekkür ediyorlar.<br />
"Hocam, çocuğum güle oynaya geliyor. Sabahları okula gideceğiz dediğimde hemen kalkıyor." diyorlar.<br />
Sonra "Çocuğum asosyaldi. Hiç arkadaş edinemezdi. Şimdi bir sürü arkadaşı var, okulu, sizi çok seviyor." diyorlar.<br />
Birkaç tane ilginç velim dışında sürekli çocukların beni sevdiğini anlatıyorlar. İyi huylar kazandıklarını, bir sürü şey öğrettiğimi söyleyip duruyorlar. Ve ben hala iyi öğretmen değilim galiba diye vesveselenip duruyorum. He bu arda ben okul sınırları içerisinde kendi kendimi övmüyorum. Ne yapayım öyle yetiştirilmişiz. reklam falan yapamıyorum ben. "İşimiz bu, sonuçta maaş alıyoruz." deyip yoluma devam ediyorum.<br />
<br />
Fakat dönem sonuna doğru saçmaladığımın farkına vardım. Bir kere okulun anaokulu bölümü dedikodudan, fesatlıktan kaynıyormuş da haberim yok. Yahu bunlar iki gruba ayrılmışlar. Stajyeri, kadrolusu, ücretlisi topu birden karşı karşıya düşmüşler, Kimse birbirini beğenmiyor. kötü olduklarını düşünüyor. Müdür yardımcısı birine bir şey dese gururum da gururum diye ortalıklarda dolanıyor da benim ruhum duymuyor. Zira ben o arada sınıfımda oluyorum. Çocuklarla ilgileniyor, velilerin çocukları hakkında sorularını yanıtlıyorum sabırla. Bu arada farkediyorum ki iki grup da bana haklı olanların kendileri olduğunu ispat etmeye çalışıyor. Da niye bana, yahu bi gidin işinize.<br />
<br />
Hepsi iyi öğretmen aslında. Tek bazıları derslerine girmeyi becerse.<br />
<br />
Aslında genel olarak, stajyerlere, yardımcı öğretmenlere sınıf bırakmak gibi bir olayları var anasınıfı öğretmenlerinin. Hatta bu o kadar kanıksanmış ki kimse de "hocam ders vakti ne arıyorsun dışarıda?" diye sormuyor. Hatta sorsa suçlu durumuna düşecek. "Zaten bizim teneffüs hakkımız yok da, bir nefes alamayacakmışız da." falan da filan da. Kimse nefes alma demiyor zaten. Ama unutma ki diğer öğretmenlerin de teneffüsü 10 dk, öyle eline çay kahve alıp saatlerce dedikodu yapacak kadar değil.<br />
<br />
Şimdi bu yazdıklarım size fazla üstü kapalı gelmiş olabilir. En iyisi bu kadar harfi neden tuşladığımı anlatayım.<br />
<br />
Karne haftasında ben iyi öğretmenim diye dolaşan, sürekli başka öğretmenlerin eğitim anlayışlarını beğenmeyip onları kötü diye yaftalayan ve bunun için her an idarecilerle iyi geçinmeye çalışan bir öğretmenin derse bile doğru dürüst girmediğini keşfettim. Ve "iyi öğretmen" imajının zedelenmemesi için zaman zaman gözünü bile kırpmadan ortamı mikserlemeye çalıştığını. Bu yüzdenmiş gruplara ayrılmalar falan. Bir taraf mikser, diğer tarafsa kendini korumaya çalışan. Daha da ilginç olanıysa mikser olanın beni etkisi altına almaya çalışırken her seferinde objektif yorumlarımla onu püskürttüğümde, biraz daha bana uzak durduğunu görmek.<br />
<br />
<br />
Not: Bu yazıyı yazarken aklıma eskilerden bir anı geldi.<br />
<br />
Üçüncü sınıftaki stajımda iki arkadaş bir sınıfa giriyorduk. Dersine girdiğimiz öğretmen biz gelir gelmez, hemen sınıfı bırakıp çıkıyordu. Biz de artık ilk tecrübemiz, kör topal bir şeyler yapmaya çalışıyorduk ama doğrusu o öğretmen hakkındaki düşüncelerimiz hiç de iyi değildi. Derse girmezdi, ya da kenarda put gibi otururdu. Gün boyu bize hiç bir şey söylemez ama bizimle hiç muhattap olmadan gözleriyle tedirgin etmekte de üstüne yoktu. Kadına sinir oluyorduk. Ama bir gün vücudumuzla ilgili bir konu anlatacağı tuttu. Ağzımız açık kaldı. Mükemmel bir sınıf yönetimi. Çocuklara müthiş bir ilgi alaka. O an kadına sinirimiz nefrete dönüştü. Sonuçta biz onun rehberliği için gelmiştik staja. Ve kadın bizi bunlardan mahrum bırakmıştı. O benim için hala kötü öğretmendir. Öğrencilerini iki tecrübesiz stajyere bıraktığı için.</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-79808222366096045122016-01-11T16:32:00.001+02:002016-01-11T16:37:19.734+02:00Zaaflarım Var, Nefret Edebiliyorum...<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-cbVuNQz-WiU/VpO2E4fJGiI/AAAAAAAAAwc/4dPPqvUIu7A/s1600/CQLWAnJUAAUaUMJ.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://3.bp.blogspot.com/-cbVuNQz-WiU/VpO2E4fJGiI/AAAAAAAAAwc/4dPPqvUIu7A/s320/CQLWAnJUAAUaUMJ.jpg" width="254" /></a></div>
Bu aralar internette böyle bir söz dolaşıyor. Hatta herkes gibi beni de etkiledi bu söz. Zira okuduğumda sadece "aaa benden neden nefret ettiklerini şimdi anladım." deyip mutlu olmadım. Tam tersi kendimi sorgularken buldum. Çünkü belki de ben de nefret ettiğim zaman bu yüzden nefret ediyorumdur. Çünkü insanım, zaaflarım var. Çünkü ben de dikkat çekmeyi seviyorum. Misal "bana güzel yazıyorsun." dediğinizde çok mutlu oluyorsam, daha bir şevkle yazı yazmaya başlıyorsam dikkat çekmeyi seviyorumdur. Yalan yok. Dolan yok. Hepimiz küçük kazançların peşinde koşan zavallılarız belki de.<br />
<br />
Kendimi eğitmeye çalışıyorum aslında. Ne kadar becerebiliyorum, bilemeyeceğim. Ama çabalıyorum işte. İnsan başkarının dertlerine bakarak mutlu olmamalı. İçine bakmalı.<br />
<br />
Falan filan işte. Okadar karman çorman yazdım ki hatta cümlenin asıl anlattığından da uzaklaşmış olabilirim. Ama zihnimi durdurmak istemedim. Zira beynimin kontrolüne geçmeden derinlerdeki düşüncelerime ulaşmak istedim. Öyle işte.</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-45621650550965743002016-01-07T06:01:00.000+02:002016-01-07T06:01:23.039+02:00Ev Küçümsemece<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-aJG7H9tonoo/Vo3ioFC_yjI/AAAAAAAAAwM/EHxd9SBbpaQ/s1600/2989948285_48532b1401_z.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="http://4.bp.blogspot.com/-aJG7H9tonoo/Vo3ioFC_yjI/AAAAAAAAAwM/EHxd9SBbpaQ/s320/2989948285_48532b1401_z.jpg" width="320" /></a></div>
Geçen gün, oturduğum civardaki sitelerin belli özelliklerinin olduğu bir konuşmanın içindeydim. Ben tabi ne neydir, hangi site nasıldır bilmediğimden bilgi bombardımanına tutuldum. Yani yalnız yaşayan biriyim ama aile sitesi nasıl olur, civardaki hangileri aile sitesi anlatıp durdular. Ben de garip, n'apsın kafa sallaya sallaya "hııı demek böyle oluyormuş." diyerekten dinledim. Bu arada benim oturduğum site öyle artık eskisi gibi ailelerin tercihi değilmiş. Yavaş yavaş ayağa düşüyormuş. Falan filan. Bir an önce evimi değiştirmeliymişim. Şimdi konuyu buradan alıp bir şeye geleceğim. Sürekli evimi kötüleme hallerine.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Kıskanıyorlar mı, gerçekten beğenmiyorlar mı, yoksa beni mi sevmiyorlar anlamıyorum. Belki de hepsi. Kimseye de derdini anlatamıyorsun ki. Kardeşim Diyarbakır'da çok çektim. Yalnız yaşıyorum. Rahat olsun, güvenli olsun, sıcak olsun. Bu kadar basit. Misal ana yoldan taksiye binip eve gidiyorum bir gün. Taksici "Bu binalar var ya, nasıl oturuyorsunuz var ya hepsi depremde yıkılacak. Pardon abla siz orda ev sahibi miydiniz?"<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Sonra okuldaki bir öğretmen evimin üç yıl içinde ne kadar değerlendiğini sorup sonra da cık cıklamaya başlamıştı. Neden fazla artmadığını sorgularmış gibi yapıp ufaktan küçümsedi beni. Yahu kardeşim evi satıp satıp yeniden almak için almadım ki. Oturmak için aldım. Hem de bir mani olmadıkça oldukça uzun bir süre. Yani değerlense ne olur değerlenmese.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
İşte bir de yukarı da anlattığım gibi tek yaşadığım halde aile sitesi değil artık seninki diye küçümsemek.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Amaaan sen de, Kitap Gibi Kız. Kafanı taktığın şeye bak! </div>
</div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-25601960749042404182016-01-02T22:07:00.000+02:002016-01-03T00:49:01.449+02:00Çift Olmayı Beceremeyen nokta nokta Çiftler.<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
Eğer becerebilirsem kısa yazacağım. Örnek vermeyecek, olayı anlatmayacağım.<br />
<br />
Bir daha asla asla asla evlilikleri ya da ilişkileri tam olarak oturmamış çiftlerle çift olarak görüşmeyeceğim! "E sen salaksın o zaman, bunu herkes bilir ki." diyebilirsiniz. Haklısınız ben aynı delikten bir kaç kere ısırılan bir salağım, aptalım, malım! Hatta şu anda da çok mutsuzum. Ya bana ne kardeşim, sizin derdinizden, sıkıntılarınızdan, ayrılmalarınızdan. Sonuçta benim de kendime göre dertlerim var. Sizinle mi uğraşacağım yahu!</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-43340132855292302522016-01-01T10:09:00.000+02:002016-01-01T10:14:59.898+02:00Yeni Yıla Nasıl Girdim?<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-fP0vYTccEIc/VoXXUkFa6lI/AAAAAAAAAv8/HrEoIkDjcsM/s1600/4241338280_927269d481_z.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="http://3.bp.blogspot.com/-fP0vYTccEIc/VoXXUkFa6lI/AAAAAAAAAv8/HrEoIkDjcsM/s400/4241338280_927269d481_z.jpg" width="400" /></a></div>
Yeni yıla uyuyarak girmeyi planlıyordum,olmadı. Karanlıklar içerisinde birden uyanıp sağa sola dönmeye başladım. Burnumda baharatlı tavuk ya da hindi kokusu, Kalktım, ışıkları açıp saate baktım ki yeni yıla girmeye beş dakika kalmış. Dışarıda göz gözü görmüyor, bembeyaz bir tipi var sokaklarda. Dairelerden taşan sorhoş kadın bağırtıları. "Herkese mutlu seneler, iyi yıllar." Dışarıda havai fişek sesleri. Ev buz tutmuş. Birden bire soğumuş. Sırtıma bir yelek, ayağıma bir çorap geçirdim. Dış kapıyı açıp havayı kokladım baharatlı koku bütün katı sarmış. Kapıyı kapatıp saate baktım 23:59. En iyisi haber kanallarını gezeyim dedim. Aklınızda bulunsun, yeni yıl bombardımanı en yumuşak haber kanallarıyla atlatılıyormuş. Hem sesini yüksek açarak dışarıdaki seslerden kurtuldum hem de birkaç dakika havai fişek gösterileriyle yeni yılı kotarıp Rusya, terör gibi olaylara geri döndüler. Böylece fazla sıkıntılanmadan yeni yıla girmiş oldum.<br />
<br />
Bu sene, yeni yıl kutlaması yapmak istemedim. Yalnız ve tek başıma olmanın bana daha iyi geleceğini düşündüm. Zira ailem yanımda olmayacaksa bana pek anlamlı gelmiyor yılbaşları. Yaşlanıyorum demiştim, artık çocukluğumdaki yılbaşlarını arıyorum. Dışarıdaki eğlenceler mantıksız geliyor. Zaten o anda arkadaşlarımı da tanıyamıyorum. Herkes bir tuhaf oluyor. Herkesin psikolojisi birden bozulmuş gibi. Bilmiyorum, belki de o anda asıl ben tuhaflaşıyorumdur. Ankara'ya da gitmedim hem. Ne bileyim, sömestr'a çok az kalmış. Bir defa git, tam git değil mi?<br />
<br />
Vel hasılı kelam, yeni yıla yalnız ve uykuda girmek istedim, olmadı. Yalnız ve uyanık girdim. Ve şu anda yılbaşından istediğim tek şey bu gece yayınlanacak olan <a href="http://www.tlctv.com.tr/dizi/750-sherlock/ekstralar/16306-sherlock-ozel-fragman" target="_blank">sherlock</a>'un özel bölümünü uyuya kalıp kaçırmamak.<br />
<br />
Herkese iyi seneler... </div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-68737178702106858572015-12-29T15:55:00.002+02:002015-12-29T15:55:33.567+02:00Orta Halli Site Züppeleri<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-OTp88o9wNJA/VoKQLvHT-oI/AAAAAAAAAvw/L8Hfb4PxdpQ/s1600/70626047_8a9cfec32d_b.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="313" src="http://2.bp.blogspot.com/-OTp88o9wNJA/VoKQLvHT-oI/AAAAAAAAAvw/L8Hfb4PxdpQ/s320/70626047_8a9cfec32d_b.jpg" width="320" /></a><br />
Bir önceki yazının maddelerine baktım ve oturduğum site ile ilgili züppelikleri yazmaya karar verdim.<div>
<br /></div>
<div>
Misal, geçen yaz tatil için eve geldiğimde ( o zamanlar daha Diyarbakır'da çalışıyordum.) dibini gördüğüm antidepresan için bir aile hekimi bulmam gerekiyordu. Önce güvenlikçilere sordum. Hemen bilmiyoruz "Şurada ve ya şurada özel hastaneler var." diye anlatmaya başladılar. Kardeşim raporlu ilaç, aile hekimi lazım işte. güvenlikçilerle ben böyle konusurken oradan geçen bi yaşlı teyze gördüm. Pek de nane molla birine benziyordu. Hah dedim. Bu kadın kesin biliyordur. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
- Han'fendi (Teyze deyince ters ters bakıyorlar, aman!) Aile hekiminin yeri nerede? Buraya yeni taşındım da.</div>
<div>
- Bilmiyorum kızım. Biz hep özel hastaneye gidiyoruz.</div>
<div>
Ana! </div>
<div>
Bir de konuşurken beni kötü kötü süzdü ya (Seni pis fakir!!!) </div>
<div>
Al yerden bir avuç çamur bula kafasına kafasına! (<span style="color: orange;">Tamam tamam kadına şiddete hayır</span> da düşünmekte mi yasak!)</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bir de "Nereye gidiyor bu verdiğimiz aidatlar?" cılar var. Dört asansör var kardeşim. Biri bazen servis dışı olsa n'olur? Yok bunlar "Nerde verdiğimiz aidatlar?" asansör bir kaç saniye geç inse "Nerde verdiğimiz aidatlar?" Sonra sıcak suları az biraz ılısa "Nerde verdiğimiz aidatlar?" </div>
<div>
Sanırım en çok bu tiplere gıcık oluyorum. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
-Sonra bir de tek başına yaşayanlara alttan alta gözdağı veren "Aile babası" tipler var. Önce "merhaba komşu" gibi yaklaşıp ondan sonra da "Siz bilmezsiniz, biz ne kokaincileri, alemcileri attırdık buradan. Dışardan belli değil ama aile sitesidir buralar." diyenler. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
- Bissürü bissürü arap var sonra. Sitedekilerin züppeliğine inat yazın en sıcak gecelerinde bir kilim, bir kahve takımı kapıp, küçük çocuk parklarının yeşilliklerine bağdaş kurup kahve içiyorlar. Tabi milletin hem içi gidiyor, hem sinir oluyorlar, havamızı bozuyorlar diye. Kardeşim sıcak işte. Nazar etme n'olur. Yap senin de olur.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
- Markete pazar arabası ile gidiyorum. Her gidiş ve dönüşümde "Bu ne ya, hangi çağda yaşıyoruz." der gibi bakışlara maruz kalıyorum. Kasiyerler bile öyle. pazar arabalı git, seni tınmıyor. Grand tuvalet git. Bir ilgi bir alaka. Bir tek sitenin değil ki, tüm İstanbul'un bu özelliği var işte. Ye kürküm ye. Bu bakışlara bir de "Bim, A101 poşetleri ile sitenin içinden geçerken maruz kalıyorum. Sanki evi alırken sözleşme imzalamışız da İlle migros, carrefour'dan alacağız.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
- Gerçi bende de züppelik var. Züppelere kıl olma züppeliği.</div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-16090079901969677582015-12-27T23:59:00.000+02:002016-01-01T14:05:27.823+02:00Aaaa! Yazıyorum Tekrar:)<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-44kmh-i1mRc/VoBdaD9JWsI/AAAAAAAAAvc/NVTGZl23v1U/s1600/6158768265_b1c88d89ef_n.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-44kmh-i1mRc/VoBdaD9JWsI/AAAAAAAAAvc/NVTGZl23v1U/s1600/6158768265_b1c88d89ef_n.jpg" /></a></div>
Aradaki attığım kısa yazıyı saymazsak yazmayalı yaklaşık iki yıl olmuş.<br />
<br />
Ama tekrar buraya döndüğümde her şeyi yerli yerinde görmek çok güzel gerçekten.<br />
<br />
Merhaba:)<br />
<br />
Bu üç yıl içerisinde hayatımdaki değişikliklerin özetini geçeyim dedim. Diğer yazılarda olmadı bazı konuları geniş geniş yazarım.<br />
<br />
<br />
1-) Depresyondan tamamen kurtuldum. Yani sanırım. 7 sekiz aydır ilaç kullanmıyorum yani. Tabi ara ara geliyor bir melankoli ama o hep vardı. Yalnız kalma isteği de. Hem artık yalnız yaşıyorum zaten.<br />
<br />
2-) Böylelikle ikinci maddeye geçmiş oldum. Bu yaz tayinim çıktı. Sonunda sonunda sonunda!!! Hatta son günlerde Diyarbakır'daki ağlamalarım o kadar artmıştı ki, benim okulumla ilgilenen şube müdürü tayin evraklarına mührü vururken "Artık ağlamak yok değil mi, hoca hanım?" diye tatlı tatlı takılmıştı. Tabi o zaman biraz sinir olmuştum. Ama şimdi dedikleri hoşuma gidiyor. <br />
<br />
3-) Diyarbakır'dayken beni istifa etmekten caydıracak bir şey yaptım. İstanbul'dan küçücük tıfıcık bir ev aldım. Borcum 2023'te bitecek. Hedef 2023 yani:) Bu tarihte misak-ı milli anlaşması sona eriyormuş. Dur bakalım, ev elimizden gitmesin de. ( Bak, depresyonun yan etkileri. Anca karamsar düşünüyorsun. Etkileri bitecek gibi değil. Hala olumlu bakabilmek için çevremdekileri darlıyorum.)<br />
<br />
4-) Evim- hani şu varoşların kenarında, kendini soyutlayan yüksek duvarlı, çok katlı siteler vardır ya, hah orda işte. Balkonum yok. 39 m2. Ortadan bir duvar geçirip, bir artı bire benzetmişler. Balkonum yok, ama havuzum, çocuk parkım, güvenliğim var. Ayrı bir salonum yok ama spor salonum, saunam, var. Arabam yok, otopark'ım var. Anlayacağınız bayağı bir havalıyım.(!) Hatta öyle ki, sitenin teknik elemanı eve geldiğinde inceden alay bile etti. O teknik eleman da ayrı bir yazı konusu. Neyse ki artık havuz temizliğinden sorumlu da, sinirlenmiyorum. (Bakın şimdiden, züppe sitelilere benzemişim.)<br />
<br />
Yok yahu, küçümsediğime bakmayın. Evimi çok seviyorum. Tam kendi istediğim gibi döşedim, bol güneş alıyor ve kışları sıcacık oluyor. Yalnızım ve eve sadece benim istediğim dostlarım gelebiliyor. Ev arkadaşlarımın tuhaf erkek arkadaşı, tanıdıkları değil.<br />
<br />
5-) Yeni okulum eve yürüme mesafesinde. Tabi adaptasyon sorunlarım devam etmekle birlikte, buna da şükür diyorum. En azından bildiğim, sevdiğm şehir ve ev benim evim.<br />
<br />
Bunların haricinde hayatımda hiç bir değişiklik yok.<br />
<br />
- Hiç mi Kitap Gibi Kız?<br />
- Hiç!Sadece yaşlanıyorum sanırım, yaşlı düşünüyorum.<br />
<br />
<br />
Not: Bu arada "Tam zamanında dönmüşsün Diyarbakır'dan" türü cümlelerinden bıktım usandım. Zira geride bıraktığım dostlarım için daha fazla vicdan azabı çektirmekten başka bir işe yaramıyor.<br />
<br />
<br /></div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com8tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-37052271384460754102014-07-22T17:23:00.001+03:002014-07-22T17:23:23.794+03:00yeniden...<p dir="ltr">Ağır bi depresyondan yeni yeni uyanıyorum. bu yüzden uzun bir süre herşeyden uzak kaldım. Ama şimdi iyiyim galiba. yani öyle hissediyorum. Bilmem ki kendimden mi yoksa antidepresandan mı?</p>
<p dir="ltr">burayı özlemişim. yazmayı da. eyvallah. </p>
<p dir="ltr">Ve yeniden merhaba millet.</p>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com10tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-25536905261681099762013-12-24T22:58:00.000+02:002013-12-24T22:58:06.376+02:00Otostopçunun Diyarbakır Rehberi<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-0geJog064kE/Urnz14LdjYI/AAAAAAAAAp8/QbA_Gw8_SOU/s1600/otostop+parmak.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://1.bp.blogspot.com/-0geJog064kE/Urnz14LdjYI/AAAAAAAAAp8/QbA_Gw8_SOU/s400/otostop+parmak.jpg" width="301" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir kaç hafta önce çalıştığım köye dört gün boyunca yalnız gitmek zorunda kaldım. Köye giden herhangi bir toplu taşıma aracı olmadığından ve benim de az param olduğundan sabahları taksiye bindim. İş çıkışları ise köyden geçen arabalara otostop çektim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Şimdi "Köy yerinde ne otostopu, tehlikeli değil mi?" felan demeyin. Zira böyle köylük yerlerde- hele oranın memuru iseniz- gayet güvenli de, tek sorun bindiğiniz arabaları seçemiyor oluşunuz. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Birinci gün</b>, bindiğim araba kia'nın lüks modellerindendi. Belli, köylü zengin. Zaten kızını da Maltepe Üniversitesi'nde okutuyor, üstüne de bir sürü para döküyormuş.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Adamın ilk sorusu nereli olduğumdu. Ben "Eyvah!" dedim içimden. "Şimdi, Ankara'lı olduğumu duyunca, gelsin sıkıcı siyasi konuşmalar..." Hakikaten de öyle oldu. Başladı "Diyarbakır'ı nasıl buldunuz?"la ve devam etti. "Yok şehri yanlış tanıyormuşuz, yok burası büyük şehirmiş. Batıdakiler bura insanını hiç anlamıyormuş. vs. vs. vs." Biliyorum adam haklı ama bu şehre geldiğimden beri aynı sorularla o kadar çok muhattap oldum ki, sıkıldım yahu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sonra bir de şu- Ankara'yı beğenmeme- mevzuu var. Allahım, sevmiyorsan sevme de niye illa yüzüme söylemekte diretiyorsun. Bu tip adamlar şey gibi- pusuda yatıp avını bekleyen vahşi bir hayvan! Bulunca Ankara'lıyı, şak diye yapıştırıveriyorlar <b>"Ankara hiç güzel değil!"</b> Lan, "Diyarbakır hiç güzel değil." desem üstüme yürürsünüz ama. Cidden de bak, şuraya yazıyorum, bir Diyarbakır'lıya "Şehrini beğenmedim." derseniz başınıza geleceklerden ben sorumlu değilim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir de adam harbi garipti. Hem kızının özel üniversitede okutuyor, hem de oradaki yemekhane ve yurt fiyatlarından şikayet ediyordu. Üstüne üstlük bunun sorumlusunu da devlet olarak görüyordu. Kardeşim az biraz çalışsaydı kızın da düzgün bir devlet üniversitesine gitseydi. Dicle üniversitesinin yemekhanesi bir liraymış mesela.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>İkinci gün</b>, okulun internetini tamir eden teknisyenlerin arabasıyla şehre indim. Eh bunlar "Diyarbakır'ı nasıl buldun?" sorusunda daha insaflıydılar, fazla uzatmadılar. Yalnız, yanımda oturan adamın karnı acıkmış olacak ki, poşetinden çıkardığı kokulu peynir ve domatesi ekmeğine katıp yapıp öyle çirkin bir iştah, öyle rezil bir şapırtıyla yiyordu ki gidene kadar öğürtülerimi zor tuttum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Üçüncü gün</b>, eski kız öğrencilerden birinin ailesinin arabasına bindim. Bu kızla da yan yana oturduk. Allahım, kız yeni ergenliğe girmiş belli, bizim okulda eskiden çalışan öğretmenini sorup duruyor. Gidene kadar <b>"Hocam Civan öğretmenin telefonu var mı, hocam Civan öğretmeni görüyor musunuz, hocam Civan öğretmen nasıl?" </b>Bir yandan da telefonundan öğretmeniyle çekilmiş eski fotolarını gösteriyor. Numarayı versem kabak benim başıma patlayacak, vermesem kız başımın etini yiyecek. "Canım Civan hoca numarasını değiştirmiş, bende bilmiyorum." dedim ya, yok, o zaman da Civan'ı tanıyan Fahri öğretmeninin numarasını istiyor. </div>
<div style="text-align: justify;">
Ay, aşık öğrenciler de hiç çekilmiyor yav.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<b>Dördüncü günse</b>, karşımda "Otostopta son nokta!" dedirten bir araba vardı. Şöyle ki, arabanın yolcuları; sadece kürtçe konuşan yaşlı bir kadın, bu kadının her söylediğine türkçe yanıt veren ve yanıt verme haricinde sürekli kur'an okuyan genç bir kız, arabayı adeta bir kağnı gibi süren ve hiç konuşmayan orta yaşlı bir adam ve bir '<b>teke'den </b>oluşuyordu. Evet evet, yanlış okumadınız, arabanın arkasında bir teke vardı ve zaten şöför de bu yüzden arabayı yavaş kullanıyordu. Allah sizi inandırsın, gidene kadar burnumun direği kırıldı yav.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ayakları bağlı hayvan, tümseklerden geçildikçe içli içli meliyor, bi de zaman zaman ayağa kalkmak isteyerek kafasını arabanın içine uzatıveriyordu. Kız bu zamanlarda "Ayy!" diye korkarak başını kaldırıyor, sonra da hiç bir şey olmamış gibi mırıl mırıl okumasına devam ediyordu. Ah, bir de hiç kimse benimle konuşmuyordu.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yolculuğun sonuna doğru da sarsıntının etkisinden hayvan arabaya dışkılamasın mı? Değmeyin ahırdan farksız kokuya! Ayıp olmasın diye burnumu da büzüştüremiyorum ama nasıl daraldım, nasıl daraldım, anlatamam. En sonunda yol bitti de indim arabadan. Sonra şöyle bir derin nefes aldım, ohh!!! </div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com9tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-69020911401733743372013-12-22T00:26:00.000+02:002013-12-22T00:26:08.149+02:00Ve Sonrası [Ameliyat]<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-9G1XA2nEu8c/UrNTZ-mnh4I/AAAAAAAAApY/JpNBX2tkrJo/s1600/kulak+burun+bo%C4%9Faz+muayene.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://4.bp.blogspot.com/-9G1XA2nEu8c/UrNTZ-mnh4I/AAAAAAAAApY/JpNBX2tkrJo/s400/kulak+burun+bo%C4%9Faz+muayene.jpg" width="347" /></a></div>
Şimdi ameliyat oldum ya bir de bunun sonrasını anlatayım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ameliyathane koridorundan beni sedyeyle alıp odama çıkardılar. Ben tabi "Oldu da bitti, hadi eve gidiyorum." derken akşama kadar hastanede kaldım. Kolumda da bir serum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yatağımda uzanıp, bir sürü telefon görüşmesi yaptım. Kimle konuşsam "Canım sen dinlen, hadi fazla konuşma." deyip duruyorlar. Hoş zaten ameliyat sonrası az konuşmak gerekiyormuş. Bir de ben narkozun etkisinden öyle sarhoş konuşuyormuşum dediklerimden hiç bir şey anlamıyorlarmış. Ben de o hasta halimle "O kadar ameliyat oldum, kimse beni düşünmüyor." diyorum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ameliyattan sonra bir arkadaşım beni ziyarete geldi. Sağolsun, akşama kadar da kaldı. Yazık kızın canı çok sıkıldı ya, tüm "Su ver, meyve suyu ver, hemşireyi çağır, kan var mı yüzümde?" gibi bütün kaprislerime katlandı. Haliyle bir ara uyuya kaldı. Yazık gece de o kadar geç yatmıştı ki. Canım benim gelirken bana tek bir kırmızı gül almış. Çok ince ya. Ee, kimin arkadaşı :)</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Arkadaşım yanıma gelince çok komik bir şey oldu. Aslında trajikomik. Kızın içeri girmesinin üzerinden on dakika bile geçmemişti ki "Refakatçi yemeği." diye içeriye koca bir tepsi verdiler. İçinde de kızarmış tavuk, pilav, yoğurt, çorba, salata gibi bilumum lezzetli yemekler. Arkadaşım adına çok sevindim ama içim de kan ağladı doğrusu. Yahu bana içecek suyu bile zor veriyorlardı. Ühü Ühü!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Neyse sonra o kadar serum, saat başı tansiyon ölçmelerden sonra akşam oldu, doktor geldi. Gidebileceğimi söyledi. Yalnız yarın sabah gelip bandajlarımı çıkarttıracakmışım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ameliyattan iki gün sonraysa bir üst geçitte merdivenleren aşağı iniyordum ki ayağım ters dönmesin mi? Az kaldı merdivenlerden yuvarlanıyordum. Korkuyla öyle bir çığlık attım ki millet çevreme toplandı. "N'oldu, kırıldımı, çok mu acıyor?" demeye başladılar. Bense "Hayır burnum ameliyatlı!" diye bağırıyorum . Hiç bir şey anlamadılar tabi. Öyle yanımdan yürüyüp gittiler. Bilmiyorlar ki, bu halde burnuma darbe alsam artık tövbe iflah olmam!</div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-83393958497062187342013-12-19T09:28:00.000+02:002013-12-19T09:28:41.545+02:00Burnum Kaprislerinin Sonucu!<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-TDwLFEAOCt0/UrKfpu8dsqI/AAAAAAAAApI/78q2mbwZCOo/s1600/burun+k%C4%B1z.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: justify;"><img border="0" height="400" src="http://4.bp.blogspot.com/-TDwLFEAOCt0/UrKfpu8dsqI/AAAAAAAAApI/78q2mbwZCOo/s400/burun+k%C4%B1z.jpg" width="301" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Hastalıklardan ne çektiysem, hep bu burnumun kaprisleri yüzünden çektim. Nefes almayı reddediyor, tembellik yapıyordu. Burun burun değil yüzümde bir et parçasıydı sanki. Ama bu böyle gidemezdi. Ben de sonunda bu isyankar organıma- Dur!- deyip burnumdan ameliyat olmaya karar verdim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tabi, hayatımda ameliyatı bırak doğru dürüst bir diş çektirmemiş, uyuşturucu iğnelerin fazla tadına bakmamış biri olduğumdan benim için bayağı ilginç bir macera oldu. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Biliyor musunuz, beni en çok ne etkiledi? Açlık! Tamamiyle açlık! (Ameliyata aç karnına girmem gerekiyordu.) Düşünün, ameliyathanenin buz gibi soğuk bekleme bölümüdeyim, üzerimde sadece kısa kollu bir cübbe var ve birazdan o çirkin yeşil renkli masaya yatacağım ama ben orada zorla lafa tuttuğum hemşireye " Karnım çok acıktı." diyorum.Tabi, kadın kaşını hayretle kaldırıp "Allah allah" demekle yetiniyor. Zaten o yarım saatlik operasyondan sonra kolumda beni besleyen serumla sırt üstü yatarken aklımda sadece ve sadece acaba ne zaman benim lahmacun yememe izin verecekler diye düşünmekti. Hastane odaları da öyle sıkıcı ki, tansiyon ölçmek için gelen stajyer hemşireleri alkışlarla karşılıyordum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ameliyat işinin ön hazırlıkları da ne uzun sürüyormuş öyle. Ayy, tahliller, tahliller, tahliller... Sonra ekg, yok akciğer grafisi falan fıstık. Yukarı çık aşağı in, dört dolandım hastanede. Sonra kolumdan damar yolunu bulamadılar mı, sormayın kolum delik deşik oldu. Popomun iğne morartılarından sonra nasipte kol morartıları varmış demek. Damar yolunu elimin üstünden açtılar artık. O da, bilenler bilir, koldan daha acılı maalesef. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Damar yolunu açıp, bir kaç tüp kan alındıktan sonra, ameliyat öncesi antibiyotiğini de bir güzel zerk ettiler vücuduma. Yav, o da mide bulantısı yapmıyor muymuş, ben ilacı aldıktan bir kaç saniye sonra, "Ayy! kusucam galiba." deyip tuvalete koşturdum. Gerçi mucizevi bir şekilde bir kaç saniyede gelen mide bulantısı yine bir kaç saniyede de puff diye gidiverdi. Gerçekten çok ilginç.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hastaneye sekiz buçukta gittim ama ameliyata saat on gibi girebildim. Üzerimde lacivert çirkin bir cübbe, başımda aptal bir bone. Cart pembe önlük giymiş, sinirli bir hemşire "Şu masaya sırt üstü uzan. Başını da halkaya koy." dedi. Yastık yerine yuvarlak ortası boş bir yükselti vardı. "Bu halkanın amacı ne?" diye sormadım. Zira tahliller ve grafi çekimleri boyunca "Bunlar neden gerekli?" diye sorduğum halde hiç de doyurucu cevaplar alamadım. Hatta parmak ucu kanımı alan hemşireye "Benden kan alınmıştı, bu neden gerekli?" dedim. "Olur mu, parmak ucu kılcal damar oluyor." diye söyledi ve bıraktı. Ve ben kılcal damardan alınan kanla elimin üstünden alınan kanın farkını hala anlayabilmiş değilim. Efendim, konuyu fazla dağıtmadan devam edersem, cart pembeli sinirli hemşire burnuma uyuşturucu pamukları tıktı, hali hazırda açılmış olan damar yolumdan ilaçları zerk ettiler ve bumm! Uyuyakalmışım. Evet, lokal anesteziyi alıp uyuyakalmışım. operasyon sırasında tek hatırladığım şey, burnuma sokulan aletlerin baskılarıyla uyanıp, kıkırdaklarımın kırılmalarını anlık olarak hissetmem. Sonra bir baktım, sedyeyle dışarı çıkmışım ve "Kimse yok mu?" diye bağırıyorum. Ardından da derinlerden bir ses geliyor. "Birazdan seni odana götürecekler." Elimdeyse niye tuttuğumu bilmediğim kan lekeli bir gazlı bez var. Sonradan aklıma içini açıp bakmak geldi de anladım. Burnumdan çıkartıklarıymış. Altı yedi tane küçücük kemik parçaları. Onları görünce kendimi çok tuhaf hissettim, kestiğim tırnakları saklıyor muşum gibi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sonuç olarak, burun ameliyatı zor olur derlerdi ya, aman nazar değmesin, turp gibi hissediyorum kendimi. Tabi burnuma dokunulmadığı sürece. Bir hafta işe gitmedim. İyice dinledim. Soğuk ve sıvı yiyecekler tükettim. İlaçlarımı kullandım ve tek eksiğim yiyemediğim lahmacunlar kalmıştı. Çok şükür onlara da kavuştum. Şimdi gelsin nefesler, gitsin karbondioksitler...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Not: Eczacı bir arkadaşım "Seni kandırıp genel anestezi yapmışlar bence." dedi. Doğru sanki.</div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-70539349142122152102013-11-12T23:03:00.000+02:002013-11-12T23:03:34.932+02:00İğneye Gel!<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-5T17KdU0FE4/UoKWrGYVcXI/AAAAAAAAAoo/KNQJo11wrjo/s1600/4139000993_073525a0eb.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://1.bp.blogspot.com/-5T17KdU0FE4/UoKWrGYVcXI/AAAAAAAAAoo/KNQJo11wrjo/s400/4139000993_073525a0eb.jpg" width="268" /></a></div>
Şu anda bu yazıyı üzerinde oturmakta zorlandığım popomun acıları eşliğinde yazıyorum. Doktor baktı, verdiği antibiyotikler işe yaramıyor, daha güçlü olsun diye, iğnede karar kıldı. Daha doğrusu ben istedim. İyi de halt ettim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir hafta boyunca her gün günde iki sefer bu iğneden vurulacağım. Ve hayatımda da daha önce hiç iğne vurulmamışım. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yahu, iki gün içinde popomdan bu kadar şikayet ediyorsam, galiba yedinci günün sonunda koltuğa sadece yan oturabileceğim demektir.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ama allahı var, iğne de iğne ha, şak diye dinçleştiriverdi beni. Artık evde dolaşırken daha az yoruluyor, boğazımın hrıltısından daha az şikayet ediyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Şimdi benim "iğne(!)" gözlemlerime gelirsek;</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bir kere ben doktorun iğne sıvılarını bir kutu içinde vereceğini sanmıştım. Sonra birden eczanede 14 kutu görünce şoka girdim. "Lan lan lan! Yoksa bir sene boyunca kalçam delik deşik mi olacak diye düşünürken, eczacı yüzümden anlamış olacak, "Her birinde bir ampul var." dedi de rahatladım.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Akşam iğnelerini, tabi, yakın hastanenin acilinden olabiliyorum. Ayy! Felaket oralar yahu. Bak, gözünüzde bir hayal edin. Bir tarafta hemşire ve diğer personeller şakalaşarak konuşuyor, diğer tarafta hastanın birinin öğürtüyle karışık kusma sesleri geliyor. Daha ötede yarı baygınca sayıklayan yaralı bir adamı kapıdan içeri sokuyorlar. Bense gözlerim şok ve korku dolu, hemşirenin iğneyi hazırlayışını seyrediyorum. Çıldırmamak işten değil. Neyse ki sabah iğneleri için aile hekimliğinin sakin ve sessiz koridorları var.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
He bir de ilk iğne oluşumdan sonra, hani o bastırdıkları pamukla donumuzu yukarı çekeriz ya, hah, bende öyle yaptım, hastaneden çıkıp yolda yürürken bir yandan da istemsiz olarak, ara ara acıyan yerime dokunuyorum. Yav, yavaş yavaş dokunduğum yer iyice ıslanmasın, pantolonumun üstünden ıslaklığı ben hissetmeyim mi? Aha, dedim, "Popom şakır şakır kanıyor." Hayır yani kan kaybından ölsem, hiç şık olmaz. Düşünsenize, hakkımda çıkan haberleri.<b>"Gaddar hemşire R.S, R.B'nin poposunu iğne ile deşerek, kan kaybından ölümüne sebep oldu." </b>Allahtan bir kaç saniye sonra, pamuğun- o steril sıvı neyse artık- onunla ıslatılmış olduğunu hatırladım da derin bir "ohh!" çektim</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Vel hasılı kelam, hayatımda ilk defa iğne olan biri olarak diyebilirim ki, şu anda küçüklüğünden beri penisilin iğnesi vurulan insanlara bir acıdım, bir acıdım ki sormayın. Bu acı yeniden ve yeniden çekilir mi yav!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Not: Bir de benim hastanelerle ilgili şu yazımlarım da varmış.</div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://kitapgibikiz.blogspot.com/2012/08/hastane-gunlugu.html" target="_blank">Hastane günlüğü</a></div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://kitapgibikiz.blogspot.com/2010/11/hastane-egzotizmi.html" target="_blank">Hastane Egzotizmi</a> </div>
<div style="text-align: justify;">
<a href="http://kitapgibikiz.blogspot.com/2012/05/diyarbakr-kesifleri-devlet-hastanesi.html" target="_blank">Diyarbakır Keşifleri [Devlet Hastanesi]</a> </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Nereden nereye. Demek ki daha önceleri- ben çok hastalanmazken her şey daha toz pembe geliyormuş. Ama şimdiyse o öğüren adamın yerinde ben de olabilirdim diye düşünmeden edemiyorum. </div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-87606469013747289532013-11-09T16:09:00.000+02:002013-11-09T16:09:00.374+02:00Ben Hastalanınca...<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-meQ18mxR8ks/Un5BO48n_hI/AAAAAAAAAoY/uFGdqjRlF_s/s1600/1034448786_24a1ab3548.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://2.bp.blogspot.com/-meQ18mxR8ks/Un5BO48n_hI/AAAAAAAAAoY/uFGdqjRlF_s/s400/1034448786_24a1ab3548.jpg" width="300" /></a></div>
Ben hastalanınca dünya başıma yılıkıyormuş gibi hissederim. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ayrıca sanki çevremdeki herkes benden nefret ediyormuş, benim gerçekten hasta olduğuma inanmıyorlarmış gibi hissederim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben hastalanınca beni sevmeyen insanlara kafamı takarken yakalarım kendimi. Her an beni küçük düşürmek için planlar hazırlıyorlarmış gibi. Onlara o anlarda söylenecek bir sürü cümleyi hazırda tutarım mesela.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben hastalanınca kimse benimle ilgilenmiyormuş gibime gelir. Mızmızlanır da mızmızlanırım. Bana biri "Şunu niye şöyle yapmadın?" diye söylenecek olsa, "Şuna bak. Bir tas çorba yapıp da geçmiş olsun demiyor da hasta insanı sıkıştırıyor!" diye carlayıveririm.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben hastalanınca beni sadece "Oyy kıyamam!" diye başımı okşayanlar seviyormuş sanarım. Benimle ilgilendiklerini belli etmek için etrafımda dört dönmeleri lazım. (Misal anneannem)</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben hastalanınca annemin benden habersiz alışverişe çıkması, kardeşimin bebeğiyle çok ilgilenmesi bile gözüme batar. ("Lan kızınız, bacınız burda ölüyor siz ney peşindesiniz!")</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben hastalanınca psikopatlaşıyorum. Sonra biraz sosyopatlık da işin içine giriyor. İnsanları azarlamayı boynuma borç biliyorum mesela. Duygusal terminatöre dönüşüp ya ağlayıp milleti bunaltıyor ya da kelimelerimle işkence edip onları ağlatıyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben hastalanınca her an ölebilirmişim gibi hissederim. Öksürdüğüm zamanlarda elime, mendilime bakarım mesela. Kan ve ya iltihap neyin olabilir değil mi?</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Anlayacağınız ben hastalanınca manyak oluyorum. Deli oluyorum. Bana fazla yaklaşmamakta yarar var. O anlarda sadece "Kitap Gibi Kız eğitimini başarıyla bitirmiş olanlar" yanıma yaklaşsalar iyi ederler. Zira hırr! Isırabilirim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
* * *</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Sonra iyileşirim. Ve aklımdan o habis düşünceler, psikopatlıklar pırrr, birden uçuverir. Yaşamak güzel, hayat güzel, çiçekler, böcekler, hayvanlar güzel...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tabi şeyler de var. Çevremde bana atılan tripler... Hastayken kaç kişinin kalbini kırdıysam artık.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Not: Hastayken pek insan içine çıkmam bu yüzden.</div>
<div style="text-align: justify;">
Not2: Bu aralar da yazılarımda hep kendimle uğraşıyorum. Anlamadım, gitti. </div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-75210493728749692762013-11-08T21:33:00.000+02:002013-11-09T12:40:51.108+02:00Kendine Nazar Değdirmece<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-mkAheydLp0I/Un061B9gHvI/AAAAAAAAAoI/egovbnTrwCY/s1600/8386029105_2690dcb39e.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="221" src="http://2.bp.blogspot.com/-mkAheydLp0I/Un061B9gHvI/AAAAAAAAAoI/egovbnTrwCY/s320/8386029105_2690dcb39e.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Ben küçükken, bizim komşular arasında çok meşhur bir laf vardı., "Çok övme kendini, nazar değdireceksin." diye. Hah, ben buna "Hadi ordan!" deyip gülerdim ya artık yıllar geçtikçe buna daha çok inanmaya başladım. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hoş belki de buna inandığım için başıma gelen şeyleri kendime değdirdiğim nazara yoruyorum. Ya da hakikaten ben çok acayip pis bir bakışa sahibim. Ve kapalı kapta kalmış akrepler gibi sadece kendimi sokabiliyorum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Neyse fazla uzatmadan neden bu kanıya vardığımı söyleyeyim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
- Mesela daha az önce "Öf bee, ne de güzel çay yaparmışım!" dedim. Pat! Çaydanlığı masaya devirdim. Az kaldı bilgisayarı haşlıyordum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
- Sonra ne zaman güzel bir kıyafet giyip "Yakıştı be, güzel oldum." diyerek yolda kurumlu kurumlu yürüsem, pat! Anında ayağım tökezler. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
- Ne zaman, bir önceki seferde mükemmel bir kek yapıp iyi bir ahçı oldum diye sevinsem, ertesi kekin kalınlığı bir santimi geçmez olur. Bir keresinde de bi arkadaşıma sana mükemmel bir sebze tava yapacağım demiştim de, yemek meydana geldiğinde lapa gibiydi. Kabakla patlıcanlar püre olup tabakta iğrenç bir şekilde içli dışlı yatmaktaydılar.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
- Makarnama erkek kardeşim bayılır misal. Ama "Sen seversin, tam senin istediğin gibi şöyyle lezzetli bi spagetti yapayım da, ye." diyerekten yaptığım makarnamın rezalet olduğuna çok şahit olmuşumdur.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
- Efendime söyleyim, güneş gözlüğüme hayran hayran bakarken elimden düşürürüm, cep telefonuma bayılıyorsam, kesin kaybederim, flash diskimin çok kullanışlı olduğuna dair düşüncelerimi mutlulukla ansam bir kaç güne kalmaz bozulur vs. vs. vs.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Tabi her tuhaf inanışı olan kişiler gibi ben de başıma gelenleri engellemek için bazı çarelere başvuruyorum.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Örneğin, kıyafetlerim yakıştıysa aynada fazla oyalanıp fikir beyan etmez, makyajımla alakalı aklımdan fazla yorumlar geçirmemeye çalışır, yaptığım yemeklerle alakalı övgülü konuşmamaya çabalarım. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ama maalesef, zaman zaman kendime verdiğim sözü unutup çayı işte böyle devirebiliyorum. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
* * *</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Peki ey bu yazıyı okuyan kişizade. Sen ne diyorsun bu işe, söyle bakalım.</div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-44377005873340977282013-11-04T16:22:00.001+02:002013-11-04T16:22:51.865+02:00Telef hindi-Telef kaporta<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-GRi1KFbPjmw/UneshmOOspI/AAAAAAAAAn4/Sm_jWPcU4Nk/s1600/aracin-carptigi-hindi-telef-oldu-3222752_8480_o.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; text-align: justify;"><img border="0" height="240" src="http://4.bp.blogspot.com/-GRi1KFbPjmw/UneshmOOspI/AAAAAAAAAn4/Sm_jWPcU4Nk/s320/aracin-carptigi-hindi-telef-oldu-3222752_8480_o.jpg" width="320" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Sonunda bu da oldu. Sabah sabah işe giderken yolda bir hindiye çarptık. Ee, yol köy yolu, arabayı kullanan hoca da hızlı sürerse olacağı budur. </div>
<div>
Olay şöyle gelişti.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Biz üç öğretmen otomobilimize binmiş okula gidiyorduk. Arabayı kullanan hocanın canı mı sıkıldı nedir, "Dur bu sefer farklı bir yoldan gidelim." dedi. Önceki gittiğimiz yol sürekli inişli çıkıştı olduğundan fazla hız yapamıyordu. Bu yeni denediğimiz yolsa dümdüzdü. Asfalt kaymak gibi. Yolda gelen gecen araba da yok. Adamımızın resmen kanı bitlendi. Bastı da bastı gaza. Hayır bir şey diyemiyorsun ki, hocam yavaş gidin desen ben nasıl kullanacağımı biliyorum diye tersleyiveriyor. Sonra tabi köyün içine girmeye başladık. Girdik girdik girdik, derken karşıdan karşıya geçen hindileri gördük. Tabi- hayatı tespih yapıp sallayan hindi kardeş- hariç. Bu hindi "yeter amk, batsın bu dünya!" diyerekten atlamasın mı önümüze. Fren yapsak savrulacağız, direksiyonu ani kırsak devrileceğiz, el mahkum çarpıverdik hindiye. Hindi bir tarafa savruldu, kaportanın parçaları öte tarafa. Ayy, hayvandan öyle tüyler uçuştu ki gözümün önünden gitmiyor ya. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Kaportaya mı yanarsın, hindiye mi yoksa kazada ölen hindinin parasını ödeyeceğimize mi?</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Neyse köye vardık sahibini bulduk. Hindi sahibi "Canınız sağ olsun." diyerek para almak istemedi allahtan. Zira böyle durumlarda hindi oluyor sana adeta bir manda, bir su aygırı. Öyle kıymete biniyor ki ne kadar para isteyeceklerini şaşırıyor manyaklar. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Yahu kardeşim, hayvan sahibi de niye asfalt yolda başıboş gezdiriyor hayvanlarını?</div>
<div>
Peki bizim hocaya ne demeli, niye köy yolunda 90'la gidiyorsun? Tamam o yola çocukların çıkmayacağını biliyoruz. Araba da çok az geçiyor. Ama ya hayvanlar?</div>
<div>
Neyse dönerken akıllandı da yavaş yavaş şehre ulaşıverdik. </div>
<div>
Şimdi araba tamirde. Bakalım ne zaman yapılıp meydana çıkacak? </div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-49880568264937018192013-10-11T00:55:00.000+03:002013-10-11T00:55:27.913+03:00"Uçağı sevmiyorum" Densizliğim<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-M9gs3fQ-Ctk/UlchYq_OSZI/AAAAAAAAAnc/zJl8p-nC7Wo/s1600/8234374854_08d48a48cb_o.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-M9gs3fQ-Ctk/UlchYq_OSZI/AAAAAAAAAnc/zJl8p-nC7Wo/s1600/8234374854_08d48a48cb_o.jpg" /></a></div>
Meğer ben "Neden doksan aldım allahım, neden yüz değil, neden neden neden!" diye şımarıkça üzülen öğrenci gibiymişim de haberim yokmuş. Hani şu millete hava atarcasına höykürerek ağlayıp kaşla göz arasında da milleti kesen cinsten.<br />
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Konu şu benim "Uçağı sevmiyorum." meselesi. Ne zaman biriyle biraz samimileşsem hep "Aslında ben trenciyim biliyon mu, ama burda ne yapcan, allah seni inandırsın, kredi kartı ekstrelerim uçak bileti taksitleriyle dolu." şeklinde konuşuyorum. Ondan sonra gelsin zılgıt gibi bakışlar, alaycı tavırlar...</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Lan ben manyağım he. Harbi bak. Bırak içinde kalsın uçak sevgisizliğin değil mi? Ama yo olur mu? İlla yaşlı nenelerin kimi bulsa "böğürlerim ağrıyor" faslı gibi anlatıp duracağım. Vay efendim Diyarbakır'a hızlı tren gelseymiş, uçağın yüzüne bile bakmazmışım, neler yaparmışım neler. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bugün biri yeter diye haykırdı sonunda. "Sana sinir oluyorum, bir sürü uçak biletini ucuz ucuz almışsın, bi de konuşuyorsun!" diye. Tam ıslak odunluğum he. Dövün beni, valla.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ne deyim, allah beni ıslah etsin!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Not: "Kendine sayıştırmışsın ama pehh, hala o yüz alamayan öğrenci şımarıklığı." diye düşünüyorsanız , ıslak odun kapınıza kadar kargoyla gönderilir. </div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-66204132555146625332013-10-06T23:48:00.000+03:002013-10-06T23:48:05.324+03:00Gezgin Alman Diyarbakır'da<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-26oWxLVCxiQ/UlHL2ddgusI/AAAAAAAAAnM/Q_Q8wOaD6Hc/s1600/6387116623_5e92ae1581.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="266" src="http://4.bp.blogspot.com/-26oWxLVCxiQ/UlHL2ddgusI/AAAAAAAAAnM/Q_Q8wOaD6Hc/s400/6387116623_5e92ae1581.jpg" width="400" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Geçen hafta Diyarbakır'daki sakin hayatmızın tam ortasına bir "Alman" düştü. Ve olanlar oldu. Ondan sonra dibimize pandoranın kutusunu fırlatılmış gibi duygularımızın esiri olmaya başladık. Ta ki bu alman hayatımızdan geri çıkana kadar. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
* * *</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Aa, bakmayın şimdi "Şişştt, kitap gibi kız ne oluyor öyle" diye. Ben sadece gözlemciyim. (Külahıma anlat.) </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
* * *</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Cuma günü işten çıktıktan sonra Diyarbakır'daki kemik kadrom olan iki arkadaşımla bir cafe'de buluşmaya gittim. Bi baktım bunların yanlarında kemiklerden birinin doktor ev arkadaşı ve bu doktorun da iki doktor arkadaşı daha. Ordan burdan konuşup tanışma fasıllarını bitirdikten sonra bir gün önce gezgin bir almanla tanıştıklarını anlatmaya başladılar. Bu fazla iri, sarışın ve milletimize göre yaşından çok küçük gösteren alman kardeşimiz bir buçuk senedir doğu avrupada dolanıp çello'suyla karnını doyuruyormuş. Ondan sonra, gezisine İran'da devam etmeye karar vermiş. Çünkü, İran'da müzik öğretenlere çok para veriyorlarmış (Evet, aynen ifadesi buydu!) Türkiye üzerinden İran'a geçecekmiş. Tabiki otostopla. Haliyle yolu geçen hafta da Diyarbakır'a düşmüş. Kocaman kara köpeğiyle dolmuştaki insanların hışmına uğrarken bu oğlanlardan biri kurtarmış onu. Almış evine getirmiş, misafir ediyorlarmış. Adı Wolfgang.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Oğlanın Türkiye'deki en favori yemeği lahmancunmuş. Bizim doktor bebeler oğlana jest yapıp kalabalık bir yemekle lahmacun yedirmek istiyorlarmış. Biz de gelmek istermiymişiz? "Tabi ayol, kaçırır mıyız?" dedik ve bir et lokantasına kuruluverdik. Neden sonra geldi Wolfgang. Köpeği arabadaymış. Maşşallah, hapur hupur götürdü lahmacunları. He bir de milletten otlandığı sigaraları. (Ki bu gün boyu ve ertesi günden devam edecekti.)</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Neyse ordan çıktık, "Sülüklü Han"a götürdük bebeyi. Maksadımız oranın tarihi havası eşliğinde o kocaman yaylısını çaldırmak. Bu arada tek başına çello hiç de güzel değilmiş. Anlamış bulundum. (Tamam saldırmayın sanat severler!)</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ertesi günse bizim kemiklerden birinin evine "Türk Kahvesi" içmeye geldi. Yemek yedi. Muhabbet felan. Sonra İran'a gitmek üzere, kalktı gitti. Tabi şu tanıştığı doktor kadro eşliğinde.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
* * *</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Buraya kadar okuduysanız, "Ee, nerede şu vaad ettiğin pandora kutusu?" derseniz bekleyin az kaldı oraya da geleceğim.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
* * *</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bizimkiler oğlandan o kadar çok hoşlandılar ki dibinden ayrılmadılar. Sanırsın elin almanı, aslında çamurlara düşmüş bir prens. Çocuk ne anlatsa "ooo! wavvv! oha! vay anasını! süper!" Ulan diyorum, flört etseniz ne olacak, bebe yarın akşam yok. Attaa, arkasından göz yaşlarıyla el sallarsınız artık. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Peki doktorlara ne demeli. Bizimkiler çocuğun üstüne düşüp konuşmaya çalıştıkça "İlk önce biz bulduk parsayı siz topluyorsunuz." edasıyla kenarda somurtup duruyorlar. Utanmasalar oğlanı çekiştirip parçalayacaklar. (O bu sürtüşmenin farkında mıydı acaba?)</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Wolfgang'ın bir de kara kocaman köpeği var demiştim ya hah, onu kahve içmeye gelirken yanında getirdi. Ve benim şalterlerim orada attı. Köpekten korkarım ben yahu. Bi de aksi gibi arkadaşın annesi de eve misafirliğe gelmişti. O köpekle değmeyin curcunaya. Kadın valla hiç çekinmeden oğlanın suratına "Iyyyk!" yaptı. Üstüne bir de oğlanın anlamayacağını bile bile oracıkta azarlayıverdi. Neyse ki daha büyük bir fırtına kopmadan erken gitti teyze. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Anlayacağınız Diyarbakır apartmanlarında avaz avaz havlayan canavar bir köpeğimiz eksikti. Komşular şikayet etmediyse kadirşinaslıklarındandır yeminle. Zira hav havlardan hariç bir de biz korkak kızların çığlıkları vardı ki rezalet. Ee, ortalıkta üstüne üstüne gelen bir kara köpek. Ay karabasan gibi resmen.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu arada bizimkiler böyle ayılıp bayılıyorlar çocuğa ya bebe resmen otlakçı. Sosyal içiciyim diyor ya ala ala bizimkilerin kaç paketini bitirdi. Çocuğun ağzını doğru düzgün boş görmedim ki. Habire ondan bi dal, bundan bi dal. Lan anasını satayım, bu kadar çok içiyorsun madem, adam gibi söyleseydin de bi karton alaydık hayrına. Sosyal içiciymiş, laf!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
* * *</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Uff, yazıyı okudum da ne yüklenmişim bebeye yav. Ama sebeplerim var yani.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
1- Bizimkiler bu kadar kendini kaybetmeyecekti.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
2- O bilmem kaç sene tıp okuyup da üstüne asistanlığını yapmakta olan doktorlar böyle küskün çocuklar gibi etrafta gezmeyeceklerdi. (Hayır madem kıskanıyorsunuz, tanıştırmayacaktın.)</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
3- O köpeği eve almayacaklardı. İnanır mısınız, hala evdeki köpek kıllarını temizlemeye çalışıyorlar.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
4- O bebe "Sosyal içiciyim." safsatasıyla ortada dolanmayacaktı.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
* * *</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Yahu aslında bunlar da değil be. Sinir oldum çünkü,</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
o geziyor. BEN DEĞİL! </div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-3163847038557792202013-09-12T00:22:00.001+03:002013-09-12T01:09:20.957+03:00Sen de mi İntihar Ettin, Ey Sevdiğim Yazar!<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-T3P-a5WZGE8/UjDb5gfbpuI/AAAAAAAAAm4/RbkzBtqwK5k/s1600/90998.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="400" src="http://3.bp.blogspot.com/-T3P-a5WZGE8/UjDb5gfbpuI/AAAAAAAAAm4/RbkzBtqwK5k/s400/90998.jpg" width="261" /></a></div>
<div style="text-align: justify;">
Şu an yazımı şok içerisinde yazıyorum. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi pır pır atıyor. Çünkü az önce kendisi hakkında hiç bir şey bilmediğim ama kitabını iki gündür deli gibi okuduğum, "Kesin tanışmalıyım bu adamla." dediğim yazarın, çok değil, bir sene evvel intihar ettiğini öğrendim!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"<b>Kemal SUMAN</b>" dan bahsediyorum. Fotoğrafını gördüğünüz kitabın yazarından.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
* * *</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hoş, kitapla tanışmam da ayrı bir fiyaskodur zaten. Geçen sen yine Diyarbakır'da çok bunalmış ve sahafın birinde beni benden alacak bir kitabın peşine düşmüşken onu gördüm. "Kah orada kah burada" Yazarı Kemal Sunal. Atmaca gibi saldırdım tabi. Kitabı doğru düzgün incelemeden "Aa Kemal Sunal filmlerini anlatıyor." diye heyecanlarak satın aldım kitabı. Sonra eve geldim ve ne göreyim. Yazarın adı Kemal Suman değil miymiş. Benim yüzümün aldığı rengi bir görün hele. Tam bir- verdiği paranın boşa gittiğini evlat acısı gibi böğründe hisseden- bir enayi rengi. Anlayacağınız, tek kelimeyle mosmordum. Hemen hışımla attım kitabı elimden. Ta ki düne kadar. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Dün, "Evde okunacak ne var?" diye yaralı danalar gibi aranırken gözüme çaptı malum kitap. "Gel bakayım başımın belası." diyerek aldım elime ve bir daha da bırakamadım. Allahım, meğer ne kadar da aptalmışım. Meğer nasıl da güzel, nefis, akıcı bir gezi kitabıymış bu. Boru değil, adam yıllarca tur gemilerinde gezi rehberliği yapmış. Üstüne bir de akide şekerli edebiyatını soslamış. Ortaya mükemmel bir gezi edebiyatı çıkmış. Okurken, kahkaha atıyorum, kızıyorum, üzülüyorum, onların yerine ben de utanıyorum ama ille de okuyorum. Artık öyle bir hal aldım ki "Yahu- dedim- kim bu, hayran olduğum yazar? Resmi falan yok mu internette?" diyerekten arattım adamın adını ve önüme gelen sayfadaki ilk cümlede dondum kaldım. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<h3 class="r" style="background-color: white; color: #222222; font-family: arial, sans-serif; font-size: medium; font-weight: normal; margin: 0px; overflow: hidden; padding: 0px; text-align: justify; text-overflow: ellipsis; white-space: nowrap;">
<a href="https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=1&ved=0CC0QFjAA&url=http%3A%2F%2Fwww.turkiyeturizm.com%2Fnews_detail.php%3Fid%3D41233&ei=PNYwUpq_N8eKswbArYDwBQ&usg=AFQjCNFnCe2yGnvKwx8KhVLw122CdvzkgQ&sig2=kO42EWRmEXm0qWuzynBDBA&bvm=bv.52109249,d.Yms" style="color: #660099; cursor: pointer;"> [ <span style="font-weight: bold;">Kemal Suman</span> borçtan intihar etti ]</a></h3>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Ne diyeyim, Allah rahmet eylesin. Üzüldüm hem de çok. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Biliyor musunuz, bence intihar eğlenceli insanlara hiç yakışmıyor. </div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-11251648877532628042013-09-05T18:03:00.000+03:002013-09-05T18:03:38.512+03:00Evim Evim Bozuk Evim<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div style="text-align: justify;">
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-TTyv7uKX7-g/Uid0QqzDDdI/AAAAAAAAAmk/5nrUZm-HJ40/s1600/8460827507_35c155bd3f.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="http://1.bp.blogspot.com/-TTyv7uKX7-g/Uid0QqzDDdI/AAAAAAAAAmk/5nrUZm-HJ40/s320/8460827507_35c155bd3f.jpg" width="320" /></a></div>
Tatilim bitti, Diyarbakır'a döndüm ve kapıdan girmemle anladım ki, en son evden çıkan sen değilsen eve ilk giren de sen olmayacakmışsın.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Daha doğrusu kapıdan giremeden. Zira kapı bende olmayan anahtarla kilitlenmiş. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Olaylar şöyle gelişti.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Akşam akşam uçaktan inmiş, yarın ki ilk iş gününün yoğun stresi altında eve girip yatmayı düşünüyordum ki Ana! Kapıyı açamıyorum. Vay anasını! Kapının üst kilidini benden habersiz kilitlemesinler mi? Kızlar nerede? Yok. Anahtar nerede? Yok. Yok oğlu yok. O akşam arkadaşımda kaldım ya ertesi gün de anahtarı ulaştırdılar allahtan. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Hoş, eve girdim de ne oldu sanki. Bir kere sular kesik, doğalgaz yok. Klazetin rezervuarı kırık ve eve benden habersiz klima taktırmışlar. Bak bu son maddeye bir diyeceğim yok ama benden onay alınmadan böyle bir karar... Hele bir parasını istesinler. Hayatta ödemem!</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Su vanasını açma işini kolay hallettim ama suyun olmadığını tuvaletteyken fark etmek hiç keyifli değildi açıkçası. Ardından da sifonu çekerken rezervuarın kırık olmasını öğrenmek... Sonra da doğalgazın olmadığını tam duşun altında sıcak su beklerken idrak etmek... Off! Allahım tam bir kabus. Zaten onun vanasını bulmakta hiç kolay olmadı. Yahu kombinin yanında yöresinde bir sürü vana var, hiç biri de bana mısın demiyor. Ocağın vanasını açıp kapıyorum, ıhh, onda da iş yok. Bir ara içimden "Lan, faturayı mı ödemediniz, allahsızlar!" diye geçirip tam küfür etmek için telefona sarılıyordum ki "Kızım, saçmalama. Kesin bir yerlerde ana vana gibi bir şey vardır." dedim ve Bumm! Adeta bir slomdog milyoner gibi hatıralarım gözümün önüne geldi. Meğer ben bir gün başka bir evdeyken diyargaz görevlilerinin gelip, doğalgaz saatinin yanındaki vanayı açmadan gaz akışının sağlayamayacağını anlattıkları, bir anıya sahipmişim.. Hemen uygulamaya geçtim ve bingo! </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Haydi bakalım kitap gibi kız, şimdi istikamet tekrar banyo.</div>
</div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com12tag:blogger.com,1999:blog-5893599316484315108.post-36732444347433462082013-09-04T18:18:00.000+03:002013-09-04T18:18:44.216+03:00Anadolu kışa hazırlanmayı sever! AnadoluJet biletinizi hemen alın, bu kış sadece 39 TL'ye uçun!<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br /></div>
<object classid="clsid:D27CDB6E-AE6D-11cf-96B8-444553540000" codebase="http://download.macromedia.com/pub/shockwave/cabs/flash/swflash.cab#version=9,0,47,0" height="412" id="flashObj" width="486"><param name="movie" value="http://c.brightcove.com/services/viewer/federated_f9?isVid=1" /><param name="bgcolor" value="#FFFFFF" /><param name="flashVars" value="@videoPlayer=2648230683001&playerID=2642245219001&playerKey=AQ~~,AAABg974LTE~,N36MUBHHiwp9QvuPvZiE137qhv7YapAu&domain=embed&dynamicStreaming=true" /><param name="base" value="http://admin.brightcove.com" /><param name="seamlesstabbing" value="false" /><param name="allowFullScreen" value="true" /><param name="swLiveConnect" value="true" /><param name="allowScriptAccess" value="always" /><embed src="http://c.brightcove.com/services/viewer/federated_f9?isVid=1" bgcolor="#FFFFFF" flashVars="@videoPlayer=2648230683001&playerID=2642245219001&playerKey=AQ~~,AAABg974LTE~,N36MUBHHiwp9QvuPvZiE137qhv7YapAu&domain=embed&dynamicStreaming=true" base="http://admin.brightcove.com" name="flashObj" width="486" height="412" seamlesstabbing="false" type="application/x-shockwave-flash" allowFullScreen="true" swLiveConnect="true" allowScriptAccess="always" pluginspage="http://www.macromedia.com/shockwave/download/index.cgi?P1_Prod_Version=ShockwaveFlash"></embed></object><br />
<strong>Halkın havayolu AnadoluJet, bu kış da ekonomik ve konforlu seyahatin kapılarını açıyor. 02 - 08 Eylül tarihlerinde geçerli olan AnadoluJet’in kış kampanyasından yararlanarak 1 Kasım 2013 - 15 Ocak 2014 tarihleri arasında iç hatlarda bilet alan herkes 39 TL’den başlayan fiyatlarla uçma fırsatı yakalıyor.</strong><br />
<br />
Yaz aylarının bitmesine sayılı günler kala; AnadoluJet, kış seyahatini planlamaya başlayan yolcularını unutmuyor. Halkın havayolu AnadoluJet, düzenlediği yeni kampanya ile bu kış da ailelerine, memleketlerine ya da kış tatili için seyahat etmek isteyenlere ekonomik ve konforlu ulaşım imkanı sağlıyor.<br />
<br />
02 - 08 Eylül tarihlerinde AnadoluJet’ten 1 Kasım 2013 - 15 Ocak 2014 tarihlerinde gerçekleştirecekleri seyahatleri için bilet alan herkes 39 TL’den başlayan fiyatlarla uçma fırsatı yakalıyor. AnadoluJet’in iç hat uçuşları için geçerli olan kış kampanyasından yararlanmak isteyen herkes; AnadoluJet internet sitesi (<strong><a href="http://ad.reklamport.com/rpclk2.ashx?c=4190664&t=9911754&URL=http://www.anadolujet.com/aj-tr/?utm_source=reklamport&utm_medium=ppc&utm_campaign=39_TL_Promosyon_Eylul13_cpc&utm_term=t_bumads_site_genel_1x1_kb-Diger&utm_content=39_TL_Promosyon_Eylul13_1x1_Mailing_cpc-Banner" target="_blank">anadolujet.com</a></strong>), çağrı merkezi (444 2 538), satış ofisleri ve acentelerden biletlerini satın alabilirler.<br />
<br />
1 Kasım 2013 - 15 Ocak 2014 tarihleri arasında 39 TL’ye uçma fırsatını kaçırmamak ve kampanya detaylarını öğrenmek için <strong><a href="http://ad.reklamport.com/rpclk2.ashx?c=4190664&t=9911754&URL=http://www.anadolujet.com/aj-tr/?utm_source=reklamport&utm_medium=ppc&utm_campaign=39_TL_Promosyon_Eylul13_cpc&utm_term=t_bumads_site_genel_1x1_kb-Diger&utm_content=39_TL_Promosyon_Eylul13_1x1_Mailing_cpc-Banner" target="_blank">anadolujet.com</a></strong>’u ziyaret edebilirsiniz.<br />
<br />
<span style="font-size: 80%;">Bir <a href="http://www.bumads.com.tr/?clientid=9481ca39-0889-47ca-911b-d8fdf3147ccc&offerid=900" rel="nofollow" target="_blank" title="bumads">bumads</a> advertorial içeriğidir.</span>
<script type="text/javascript">ad_client = '9481ca39-0889-47ca-911b-d8fdf3147ccc';ad_offer ='900';</script><script src="http://sayac.bumads.com.tr/showads.js" type="text/javascript"></script></div>
kitap gibi kızhttp://www.blogger.com/profile/13778492615333981065noreply@blogger.com0