Anneme göre erkek olsam çürük raporu verip askere almazlar bani. O kadar çok doktora gidiyorum zira. Aslında biraz abartıyor. Sadece üst solunum yolu hastalıklarından biraz fazla mustaribim o kadar. He bir de jinekolog maceralarım var tabi.
Kendimi bildim bileli adet düzensizliğim var. Öyle ki ileride çocuk sahibi olmaya çalışırken geciken reglimi hamileliğe değil doğrudan yumurtalık kistine yorabilirim, o derece yani. Bu zamana kadar pek öyle düzenli bir tedavi olayına da giremedim açıkçası. Artık adına ister vurdum duymazlık deyin, ister düzensizlik, ister doktorların tam bir facia olması. Neyse en sonunda Diyarbakır'da düzenli bir iş sahibi olup da hayatım kendi kendine bir düzende akıp gidiyorken, dur dedim, şu jinekoloğa bir daha gideyim.
Yıllardır jinekologların kötü muamelesinden illallah etmiş ben için bu, büyük bir gelişme doğrusu. Neyse ki gittiğim doktor bu sefer öyle ilgili, öyle tatlı çıktı ki anlatamam. Foliküler bilmem ne kist varmış. Doğum kontrol hapı kullanmalıymışım. Eyvallah dedim ama başıma gelecekleri nereden bilebilirdim ki. Bir kere ruhsal olarak yamuldum gitti. Bir melankoliklik, bir gereksiz yere ağlamacılık, bir anaçlık, bir kimseye kıyamamcılık ne bileyim böyle duygusal, vara yoğa alınan aptal bir kız oldum çıktım. Baktım olmuyor. Lanet olsun kistine de hastalığına deyip yarım bıraktım ilk kutuyu. "Doktor hanım- dedim.- Bu böyle olmayacak. Başka bir şey kullansam olmaz mı?" Kadın demez mi? "Yapacak bir şey yok. Böyle yaşamaya alışacaksın." diye. "Ama- dedi.- Daha hafif olduğuna inandığım bir ilaç var, onu vereyim." Evet haklıydı. Melankolim biraz azaldı. Ama anaçlığım son gaz devam ediyor ve üstüne üstlük kilo aldırması da cabası. kullandığım iki kutu sonucunda tam dört kilo aldım. Eğer bu hızla devam edersem eylülde Diyarbakır'a uçak bileti almama gerek kalmayacak. Yuvarlanarak da kısa sürede varabileceğim çalıştığım şehre.
Tevekkeli değil kadın ilacı yazarken sizi bir de diyetisyene yönlendiriyorum demişti de sallamamıştım. Fakat şimdi "diyetisyen de diyetisyen." diye yana yana geziyorum. Yarın bir gün ona da giderim herhalde. Ay ya, hiç de sevmem diyet usulü yemek yemeği. Beni hayatımdan soğutuyor o bir kibrit kutusu peynirler, iki dilim çavdar ekmekler. Annemle de papaz olduk zaten. Bana bakıp bakıp "Hiii, şu karna bak, şu kollara, kalçaya bak." deyip duruyor. Tam bir kırmızı alarm durumu anlayacağınız.
Neyse dostlar ben gideyim de biraz yürüyüş bandıyla dostluğumu geliştireyim. Malum spor da lazım.
Not: Doğum kontrol haplarının asıl kullanım alanına bakarsak, tam bir paradoks. Hem hamile kalmanı engelliyor, hem de içine fazladan anaçlık duyguları zerk ediyor. Anlayan beri gelsin.
Ne yazık ki bu düzensizliği yaşayan o kadar kadın var ki bunlardan biri de benim. Yukarıda bahsettiğin ve de bizzat yaşadığın sebeplerden dolayı ben de kullanmıyorum hap falan. Bazen kendi kendine yolunda giderken geçen ay mesela 37 lere fırladım :) Bu ay da böyle ne yapalım diyorum kafaya takmamaya çalışıyorum. Soğan kürünü her yerde şiddetle tavsiye ediyorlar ama ben yapmadım üşengeçlikten ve de soğanın cazibesinden(!) dolayı :)
YanıtlaSilSelamlar...
Biliyor musun ben hiç sevmiyorum öyle bitkisel tedavileri falan. en iyisi ilaca devam. Tabi diyet usulü:)
Silbence alternatif tıp her zaman iyidir, doğru kaynak olduğu sürece. sadece daha geç sonuç verdiği için insanlar işe yaramıyor diye sıkılıyorlar, ama hiç yan etkisi yok. bu nedenle denemeye her zaman değer. Sen gel ben seni bitkisel tedavi manyağı yapayım. :)
Silsevgili kız kardeşim, bırak dağınık kalsın, valla:)
Silyalnız değilsin benim de kendimi bildim bileli düzensiz bir regli durumum var ve ne zaman bir doktora gitsem stresle alakalı deyip basıyorlar doğum kontrol hapını...
YanıtlaSilbir kere kullanmayı denedim kilo alıyorum ben yaee diyerekten bıraktım. o zamandır da haal düzensiz reglim.
leithy cat... Ama sağlık bu ya. Gene de bir hal çaresine bak istersen.
YanıtlaSil