Sayfalar

7 Ekim 2012 Pazar

Ben de yazabiliyorum, Ben de.

Bilgisayarım yok artık. Çöktü, kırıldı, bozuldu artık ne derseniz deyin yok. En az sekiz dokuz kere yere düşmüştü de hiç bir şey olmamıştı garibime. Daha doğrusu ben öyle sanıyormuşum. Sonunda iflas bayrağını çekti. Bense arkasından resmen yas tutuyordum. Ki baktım böyle yapmaya devam edersem hiç bir işimi halledemeyeceğim, yeni bir bilgisayar almaya karar verdim. Şimdilik araştırma durumlarındayım. Aslında ben size böyle diyeyim siz benim para denkleştirmeye çalıştığımı anlayın. Zira bilgisayarlı ama züğürt biri olmak hiç hoş değil.

Neyse efendim, işte bu yüzden dolayı Diyarbakır'a geldiğimden beri hiç yazı yazamamıştım. Ama sonra aptallık ettiğimi anladım. Sonuçta hiç bilgisayar bulamayacak insanlar değiliz ki. Tamam eğer baştan itibaren birisinin bilgisayarından yazmaya çalışırsan sonunda o kişi isyan naraları atmaya başlar. Fakaaat, ben telefonumdan yazılarımı yazıp onu mail olarak saklasam sonra da bir alet bulduğumdaysa iki dakika da düzenleyip yayınlayıversem... Lan türkün aklı ya kaçarken ya mıçarken gelirmiş. Benim de fikrimin ilk sinyalleri tuvalette gelmeye başladı. Sabahtan beri düşünüyordum. "Olur mu lan, olur mu ki" diye. En sonunda bu isteğimi gerçekleştirdim. Bu yazı da onun tezehürü. Nasıl güzel olmuş mu?

Not: Telefonum öyle gıcık bir şey ki sadece mailleri ve twitter'ı düzgün yükleyebiliyorum. Onları da mobil olarak. Haliyle yapabildiğim en düzgün eylemlerde mail ve tweet atmak.