Sayfalar

17 Temmuz 2011 Pazar

Boğazımda Taş

Bu sefer öylesine açtım yeni kayıt panelini. Yazacak bir şey düşünemediğimden de uzun uzun baktım ekrana. "Ulan ne yazacağım şimdi, geri mi kapatsam, yoksa düşünsem aklıma bir konu gelir mi?" Gelmedi tabi. İnsanın aklı bir sürü şeyle meşgulken içinden herhangi birini seçmekte zorlanıyormuş anlaşılan. Benimkisi de öyle oldu. Halbuki iki gün önce istanbul'a geldim ve trendeki herkesi Sakarya sporlu ve mhp'li yapmaya çalışan şamatacı genci yazabilirdim. Ya da trenden hareketle geçen sene büyük memur grevinde arifiye durağında koca bir tren dolusu insanla altı saat mahsur kaldığımı da yazabilirdim. Ya da bu konuları es geçip öylesine bir çocukluk anımı ya da yine bir düğün sebebiyle etraftaki insanların beni nasıl sinir ettiklerinden bahsedebilirdim. Vs. vs. vs...

Ama yazamıyorum, boğazımda kocaman bir taş takılı sanki. Hem de bir değil bir sürü şey için. Çoğu da benim kendi şahsi derdim de değil. Neyse yazıyı yazmayı bitireyim de şu taşı yerinden çıkarmaya çalışayım.

2 yorum:

  1. Hemen hemen aynı. Böyle garip bişey var. Aldığım nefesi bile engellemeye çalışır gibi. 1 ay sonrası bile tamamen meçhul hayatımda. Bu kadar fazla belirsizlik, ve bu belirsizliğin içinde benden beklenenler sıkıştırıyor boğazımı bu kadar sanırım.

    İstanbul gezintisi lazım bana da tiz tiz tiz zamanda. En azından boğaza dökerim taşları.

    YanıtlaSil
  2. İLnevya... İstanbul hakikaten insanı rahatlatıyor. git git tiz zamanda :)

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.