Sayfalar

28 Ocak 2011 Cuma

Müze Ukalıklarım

Arkeoloji ve etnoğrafya müzesini gezdim bugün. Hazır hava yağmurlu diyerek kapalı mekan arıyordum bunlar bana ilaç gibi geldiler. Gerçi müzelerin daha büyük olmasını, bana bütün bir gün yetmesini isterdim ya artık ne yapalım.

İzmir'in bu iki müzesi ne yazık ki şehrine yakışmayacak vasatlıkta. Hadi arkeoloji ihtiva ettiği eserleriyle paçayı kurtarıyor ya etnografya sınıfta kaldı diyebilirim. Bunu söylemekten utanıyorum ama biz müzelerimize gereken önemi gösteremiyoruz maalesef. Sonra da pişkin pişkin "neden müzelere giden yok?" diye bir de üstüne hayıflanıveriyoruz. Yahu hiç ilgi çekici yerler değil ki niye gelsin insanlar. İstanbul'daki çoğu, ankaradaki bazı müzeleri bir kenara bırakırsak, eserlerin sunumunu bir kere hiç güzel yapamıyoruz. Işıklı camekanın ardına küçük küçük eserleri düzenli bir şekilde koymak müzecilik değildir. Bakın bir İstanbul Modern'e, Pera müzesine insan kaynıyor.  Nasıl başarıyorlar bilmiyorum ama eserleri bize öyle sunuyorlar ki keyif alıyoruz onlara bakarken.

Düşünün her ne kadar arkeoloji müzesi küçük bile olsa İstanbul'daki adaşından hiç bir yanı yok. Hatta bronzdan bir Demeter heykeli var, Standal sendromu geçirirdi kiminiz. Ama öyle dip köşeye koymuşlar ki eserin yanına varmadan güzelliğini anlayamıyorsunuz. Halbuki İstanbul'dakinde bir "disk atan atlet" heykelini öyle şatafatlı sunmuşlardı ki  eserin aslında alçıdan bir kopya olduğunu çok sonra tanıtım yazısını okuyunca fark ediyordunuz. Halbuki bu Demeter kopya da değil, gerçeği. Bunların daha çok daha çok reklam yapmaları gerekiyor. Allah aşkına İstanbul arkeolojinin kapısından girer girmez "disk atan atlet" e gider diye her tarafa işaret levhası koymuş adamlar. Onu bulana kadar ne heyecanlandırıyorlar insanı. Peki Yerebatan sarnıcındaki "medusa'ya gider" oklarına ne demeli. Medusalar da medusa olsa. Biri yan, diğeri ters dönmüş iki sütün kaidesi eski kafalar. Bizanslıların yaptığı en büyük densizlik. Eski heykelleri alıp sarnıçlarda sular içinde bırakmışlar. Ama yine de n'apıyor yerebatan'cılar. Bize öyle gösteriyorlar ki iki kaideyi süper eserler sanıyoruz Spot ışıklar, sulardan yansıyan gölgeler falan. Ne büyülü hale geliyor ters kafalar.

Isparta'daki "müze"yi ise hiç saymıyorum. Taş heykellerini net bir şekilde gösterecek bir ışıklandırma bile yok. Böyle kendimi mermerci dükkanında gibi hissetmiştim. Sanki biri gelecek onları pazarlıkla ucuza kapatıp gidecek.

İzmir Etnografya müzesine gelirsek, zaten öyle çeyizmiş, işlemeymiş, örtüymüş gibi şeyleri sevmem. Bir de böyle tozlu tozlu vitrinler içinde sergilemiyorlar mı? İyice sinirlerimi bozdular. Düşünün ki bu binanın kendisi bile tarihi. İç duvarların rengi bir bozuk mesela. Nazar boncuğu nasıl yapılır gibi bir ortam hazırlamışlar. Boncuklar kirden mavi değil gri!

Demem o ki, sergilenecek eser yönünden hakikaten çok zengin bir ülkeyiz. İş ki onları ilgi çekici şekilde sunabilsek. Hakikaten müzelerimize "Anıtlar ve müzeler müdürlüğü"nün koca koca eller atması gerekiyor. Hele Anadoludakilere... (Konya var mesela. Orada ben hiç bu kadar içler acısı bir Atatürk müzesi görmemiştim. Hatırladıkça içim acıyor!) Yoksa bu gidişle müzelerimiz sadece okul gezileri için, ödev için, benim gibi çatlaklar için gezilen yerlerden öteye geçemeyecek.

3 yorum:

  1. Çok haklısın hep bir iş var olsun diye yapılıyor oysa ki özenle yapılsa orası coşkun sel gibi ziyaretçiyle akar...

    YanıtlaSil
  2. çok fazla müze gezdiğimi söyleyemem aslında. fakat gezdiğim en etkileyici müze kesinlikle istanbul oyuncak müzesidir. sahibiyle konuşma fırsatı bulmamın da etkisi vardır elbet.

    fakat şunu belirtmek isterim ki, eğer devlet kendi himayesindekiler dışındaki müzelerden de vergi almayı bırakırsa ve -biraz zor görünüyor ama- az da olsa yardımda bulunmaya çalışsa, müzecilik çok daha fazla gelişir.

    YanıtlaSil
  3. ebloog... onayın için teşekkür ederim.

    Yazıyorum O Halde Varım... çok önemli bir konuya parmak basmışsın evet. müzelere gereken önemi göstermeyip özel müzelerden de vergi almak... Ne ironi ama!

    Oyuncak müzesini ben de çok sevmiştim. Şahane bir yer. İnsanı çocukluğuna tekrar döndürüyor.

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.