Sayfalar

22 Kasım 2011 Salı

Gezgin Kızın Ekürisi


Şu yazı da bahsetmiştim. Yazın üç günde dört şehir gezip son durak olarak İzmir'e gitmiştim. Hani trende ağa dizilerinden fırlamış gibi biri oturdu yanıma demiştim. Hah işte o benden önce inecekti. İnerken numarasını vermişti. "Bir ihtiyacın olursa ara" lafı arasında, iletişimi benimle koparma ayağına. O Kütahya'da inmişti ben Afyon'da. Öğleden sonra ben de Kütahya'ya gittim. Uzun yolculuklarda yol arkadaşlığını normal görürüm. Bu yüzden aradım. Madem "Sen de Kütahya'yı geziyorsun, birlikte gezelim." Beraber bir kaç müzeye gittik, kaleye çıktık vs. Bildiğin kültür gezisi işte. Arada da üniversite dertleri, hocaların gıcıklığı vs konular konuşuyorduk, o kadar. Yalnız, itiraf etmem gerekirse, gün boyu çocukla gezmekten çok sıkıldım. Sanki akşamında Balıkesir'e yalnız başıma gitmeyecekmişim gibi, sanki sürekli korunup kollanmaya muhtaçmışım gibi bir hal takınıp duruyordu. Fenalıklar geçirmek üzereydim. Akşam Kütahya'da garda treni beklerken "Bak yarın çok erken kalkman gerektiğini söylemiştin, hadi bekleme. Ben alışkımın garlarda beklemeye." diye diye zorla göndermiş yanımdan, ardından da derin bir oh çekmiştim. Yalnız ve özgür gezeceğim derken resmen yarım günüm bebekler gibi korunmakla geçmişti. Zaten anladım ki ya doğru bir yol arkadaşı seçeceksin, ya da hiç seçmeyeceksin.

Neyse ben gezimi bitirdim, vardım İzmir'e. Ertesi gün bundan bir telefon "nerdesin, ben Ankara'dayım." İzmir'de olduğumu duyunca hayal kırıklığına uğradı. Ankara'da olsaymışım keşke, onu gezdirirmişim vs. İşkillendim hareketlerinden ya pek üzerinde durmadım. Unuttum gitti. Neyse efendim gel zaman git zaman ben polatlı'da öğretmen oldum. Ve bir telefon daha. Sen git, okulu yarım bırak, gel Ankara'ya yeni bir bölüm oku. Anlayacağınız şimdi yakamdan düşmüyor. Arıyor, çağrı atıyor, mesaj çekiyor. Bir kere de yolda karşılaştım bununla. O ara nasıl hastayım ama. Üzerimden kıyafetler dökülüyor. Yarın işe gideceğim diye kuaföre gitmişim de alınan kaşın kıllarını yüzümden bertaraf etmeye bile enerjim kalmamış. Öylece Polalı'ya gitmeye çalışıyorum. Yolda rastlaştık. O ana kadar benden zorla randevu koparmaya çalışan bu oğlan beni görünce şoka girdi. Rahatsız bir yüz ifadesiyle "ne olmuş sana" dedi. hatta daha da ileri gidip "traş mı oldun? Yüzün kıl içinde." bile dedi. Kaba şey ne olacak. İnsan bir "geçmiş olsun" der. Akşama bir telefon geldi sonra. "Şey yemek yiyelim diyordum ya memlekete erken gitmem gerek." Ee, nerde gezgin, enerjik, kız nerde bu yüzü kaş tüyü dolu hastalıklı kız. Zaten ısrarcı tavrından iyice gıcık gidiyordum oğlana, iyice nefret ettim o anda ondan. Ama bir yandan da iyiden iyiye sevindim. Düşünsenize tam olarak niyetini belli etmediği için düş yakamdan diyemediğim oğlanı kendimden uzaklaştırmak için doğa dile gelmişti resmen. Fakat ben öyle sanıyormuşum maalesef. Bayramdan sonraki hafta çağrı attı, aradı. Ama bu sefer, her ne kadar karşılaşma ihtimalim olsa da, iletişim kurmamaya kararlıyım. (Bu kadar korumacı, bu kadar kaba bir oğlan. Allahım Kütahya'da da belliydi böyle olduğu ya bu kadarı da fazla artık.) Ama ben cevap vermedikçe hiç bıkmıyor. mesaj atıp duruyor. Genelde hiç sesin soluğun çıkmıyor tarzı mesajlar atarken bazen arabeske bağladığı da oluyor. Yahu şu mesaja bakar mısınız "gönüllerde olanların coğrafyaları farketmez." Allahım, kusmak istiyorum.

Yahu hala anlamıyorum. ne yaptım da bu kadar saplantı haline getirdi beni. Hayır, gideri olan da bir çocuk. İstese o bol kaslı kollarıyla bir sürü kız çeker kendine. Niye ben ama niye ben. 

Not: Hani kızların bazıları hava atmak için söyler ya "Şu peşimden koşuyor, bu beni seviyor." diye ben bu olaydan farkettim ki nefret ediyormuşum böyle durumlardan.

6 yorum:

  1. Ayy, kıro şey, numaranı değiştir tatlım bence, ben böyle bi tip yüzünden savcılığa başvurmuştum. Geçmiş olsun diyelim:)

    YanıtlaSil
  2. Bahar006... Ya haklısın da kaç yıllık hattım. Du bakalım daha savcılık boyutuna gelmedi.

    YanıtlaSil
  3. merhaba bloğunuzu çok beğendim ben de sizin gibi yazmaya aşık biriyim üyeniz oldum takibinizdeyim..

    http://hayatreceli.blogspot.com

    YanıtlaSil
  4. yeşil... eyvallah teşekkür ederim :))

    YanıtlaSil
  5. :) bayağıdır blog takibi yapmıyorum.
    bu gün aklıma geldin de açtım iyi ki de açtım :) ilk bu postu okudum ama ne güldüm :)

    "traş mı oldun? Yüzün kıl içinde."

    seni bilmem ama ben daha çok görmek istiyorum bu arkadaşı ekranlarda

    YanıtlaSil
  6. çiğdem... güldürebildiysem ne mutlu :))
    ayy aman bırak şu oğlanı ya... Zaten hala mesaj atmaya devam ediyor.

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.