Sayfalar

16 Kasım 2011 Çarşamba

Güya Kısacık Şeyler

- Her blogcu en az bir kere bu sendroma yakalanıyor herhalde. "Yazmak istiyorum ama ne yazacağımı bilmiyorum sendromu" Ben de az önce buna yakalandım işte. Boyun eğdim hastalığıma ve yeni kayıt buttonuna bastım. Ahanda saçmalıyorum işte. 

- Eşyalar yerine oturduktan sonra yerlerini zırt pırt değiştirenlere hasta oluyorum derdim. Aynısını ben yaptım. Dostlar, öyle alışmışım ki öğrencilik hayatına, devlet yurdunda ya da öğrenci evinde sıkışık küçük mekanlarda yaşamaya bana iki oda bile fazla geldi. İki gün önce oturma odasına koyduğum iki tek kişilik koltuğu yatak odasına getirdim. Bir de çalışma masası niyetine yuvarlak masa koymuştum oraya, onu da getirdim. Şimdi kalabalık yatak odasında her şeyimi yapıyorum. Ya hu ne bileyim, ya oturma odasına hiç ısınamadım ya da küçük mekanlarda her işimi halletmeye alıştım, bilemiyorum, fazla geldi o oda bana. Belki de canım sıkılıyordur he ne dersiniz? Plansız bir insan oldum çıktım zati şu son günlerde. (Hoş "S*ktir et" kitabı buna methiye düzüyor ya olsun.) okul bitip de çalışan bir insan olarak hala ders çalışmak koyuyor insana be. Ben en çok materyal hazırlama, plan yazma derslerine kıl olurdum, şimdi neredeyse tek yapmam gereken bunlar. Ana sınıfında her gün plan hazırlamak gerekiyor. Tamam, piyasadan, internetten bir sürü hazır plan bulabilirim ama sağolsun marmara öyle bir eğitmiş ki bizi, hazır planlara küçümseyerek bakıyoruz. Ama bilseniz gönül rahatlığıyla hazırları kullananlara ne çok imreniyorum. Ama yapamıyorum işte. Başkasının hazırladığı planı kullanırken fenalıklar geçiriyorum. Ah bir de elle yazma durumu var. Üçüncü sınıftaki staj koordinatörüm planları ille de elle yazacaksınız, iyice öğreneceksiniz dedi şu hale bak ki artık bilgisayarda yazarsam yanlış yapacakmışım gibime geliyor.

- Bayat filtre kahve iğrenç tadıyla nemlenmiş nescafeyi geçer herhalde. Korkunç bir kahve içtim az önce. Maalesef  Polatlı'da filtre kahve alamayacağıma göre hafta sonu Ankara'ya gidene kadar beklemeliyim. Bir daha asla 100 gr almayacağım. Adam gibi azıcık alıp bittikçe üşenmeden yenisini almaya gideceğim. Iyykk! Eskiden kahve demlenirken makinenin etrafa yaydığı müthiş kahve kokusu artık eskimiş kalorifer suyu gibi.

- Biliyor musunuz? Yazın İngiltere'de ki olimpiyatlara gidecek kadar param olmasını isterdim. He bir de vaktim. Neyse daha fazla saçmalamadan kaçayım. 

3 yorum:

  1. Ben bu sendroma bazı dönemler çok yakalanıyorum :/

    YanıtlaSil
  2. kirazlı sakız... aslında şimdi düşündüm de bu sendroma fazla itibar etmemek gerek. sonra geçiyor zira.

    YanıtlaSil
  3. Her tarif de mana var öz’e bak
    Yazan varmı gönül kalemi alıp
    ahenk varmı yazı’da
    Sen manaya bak gören yokmuş bizene

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.