Sayfalar

11 Temmuz 2011 Pazartesi

Anne Evi İyidir Ama Kendi Evin Candır!

 Artık mezun olup Ankara'ya kavuştuğuma göre şimdilik annemin evini mesken tutabilirim. Kendi evime çıkabilecek kadar parayı kazanana kadar tabi. Zira insan evden ne şekilde çıkarsa çıksın geri döndüğünde "benim evim" diye hanesini sahiplenemiyor. Ben de bu yüzden "Ne olur ne olmaz belki Ankara'da kalacağım tutar." diyerek şimdiden herkesi "ayrı evde yaşayabilirim" olgusuna alıştırdım bile. Yalnız büyük amcamın manevi desteğini almak bayağı zor oldu. Zira amcam "başınızda ben olsaydım (kendisi yurt dışında yaşıyor.) böyle olmazdınız." deyip duruyor. Yani ne şehir dışında okuyabilir, ne ayrı ev diye tutturabilir, ne de kafama estikçe şehir şehir dolanabilirmişim.


Amcama göre bazı zorunluluklar olmadıkça insanın kendi evine çıkmaması lazımmış. İşte benim kayış tam da bundan dolayı kopuyor ya. Çünkü bir insanın kendi hayatını kurabilmesi için illa da zorunlulukların baş göstermesi gerekli olmamalı. Hem, haydi itiraf edelim, bir çok zorunluluğu biz kendimiz oluşturuyoruz aslında. Başka bir şehirde okumayı seçiyor sonra da "Ama İstanbul'u kazandım ne yapayım" diyoruz. Veya bile isteye birisini sevip evleniyor sonra da "Ama yani evli barklı kadınım, kendi hayatımı kurmayım mı?" diyoruz. İnsan evlendiğinde ya da başka bir yere çalışmaya\okumaya gittiğinde tabiki kendi hayatını kuracak. Ama şimdi durup bir de benim açımdan bakalım. Hadi ölene kadar hiç evlenmedim ve hep Ankara'da yaşadım. Peki neden bundan dolayı "Annemin evi" nde  oturmak durumunda kalayım ki. Bakın annemin evini tırnak içine alıyorum, çünkü gerçekten de annemin evi. Tamam istediğim gibi girip, çıkıyor, kimseye hesap vermek zorunda kalmıyorum ama yine de bardaklarla tabakların yerini mutfakta bir değiştir de gör bakalım n'oluyormuş. Bir kere en azından annemin şöyle diyeceğinden yüzde doksan dokuz eminim. "Kızım ben sana karışmıyorsam sen de benim düzenime karışma!" İşte gördünüz mü? Ev onun evi, düzen onun düzeni. Benimse artık kendi düzenimi kurmaya ihtiyacım var. Evli ya da bekar. Ankara'da ya da başka bir şehirde.


Hoş bunca lafı anlatmama gerek yoktu aslında. Zaten bir şekilde İstanbul'da yaşamaya çalışan ben, "İstanbul'da iş buldum." diye ortaya çıkabilirdim. Ama işte maksat çıkıntılık olsun. Zaten amcam da konuşmanın sonunda "Biz seni biliyoruz yeğenim, ne desek değişmezsin, sen önceden de böyleydin." diye konuyu kapattı.

4 yorum:

  1. İnsanın kendi yatagı, yastıgı gibi basit esyalarının olması kadar güzel bir sey yoktur herhalde...
    Ama sonucta iş güç olmadan ayrı takılmanın cok manası yok bence, çalışırken ayrı bir evde kalıp, istedigin saatte eve gel, istedigin saatte cık karısan eden yok, özgürlüğünü yasıyosun, orası tartısılmaz.Ama aile gözüyle cocuk hep cocuktur, dizlerinin dibinde görmek isterler...

    YanıtlaSil
  2. Hitman-3... biliyorum. bu yüzden "şimdilik annemin evini mesken tutabilirim. Kendi evime çıkabilecek kadar parayı kazanana kadar tabi." dedim ya.

    YanıtlaSil
  3. 'Dedim ya' derken: Yazılarımı adam gibi okusana manasındaydı galiba ...

    YanıtlaSil
  4. hitman-3... estağfurullah (doğru mu yazdım?) yazılı iletişimin azizliğine uğradık anlaşılan doğrusu hiç böyle bir şey aklıma gelmemişti. :)

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.