Diyarbakır'a atamam yapıldığında bilimum arkadaş ve aile çevrem tarafından korkulu gözlerle abluka altına alındım. Zira şehrin dışarıdan görünen imajı malum. Gerçi ben inatla gitmek istesem de nasıl bir yerle karşılaşacağımı kestiremiyordum açıkçası. Hayır bir aç vikipedi'yi de şehrin genel tanıtımını oku bari. Onu da yaptığım yok. Bildiğiniz korkuyorum lan, bilgisizlikten korkuyorum. Haberlere felan bakılırsa her an, her dakika silahların, ses bombalarının patladığı; eli taşlı çoluk çocuğun cirit attığı bir yer zaten. Ama serde erkeklik var ya tırstığımı belli de edemiyorum. Öyle sırıtık sırıtık dolanıyorum etrafta. Yahu zaten benim çevrem de nasıl bir çevreyse Diyarbakır'a atandığımı duyan herkes ya "gitme bence" diyor ya da "aman sakın ev tutma, öğretmen evinde kal. ya evi basarlarsa" diyor. Kimisiyse içindeki fikri sadece yüzüne yansıtırcasına beni son gördükleri an o anmış gibi bakıyor. Anlayacağınız zaten titrek olan atanma mutluluğum hepten yerlere yattı. He, anne faktörünü de unutmamak gerek. Kadın safi parayonaklaştırma makinası. "Aman kızım, kimseyle muhattap olma, evden dışarı fazla çıkma. İşini gör hemen eve gel. Okulda ders dışında fazla kalma. Arkadaş olma. Karanlığa kalma. Kalabalık yerlerde dolanma." Duyanda Afganistan'da ateş altında çalışacağım sanır. Diyarbakır yahu orası. Günde en az 15 20 tane uçağın inip kalktığı kocaman bir şehir.
Anlayacağınız böyle bir psikolojiyle geldim Diyarbakır'a. Bir de bunu salak salak etrafa belli ettim. Düşünsenize geldiğimin ikinci günü öğretmen evindeki görevliye "Gece buralarda dolaşmak güvenli mi?" diye sordum. Adam ne dese beğenirsiniz "Yanında silahın var mı?" ardından da kocaman kahkaha atıp yahu "sen nerden geldin?" deyiverdi. Bildiğiniz kıpkırmızı oldum. Adama da Ankara diyemedim artık da küçük bir ilçe adı sallayıverdim. "Oralar küçük yerler, burası büyükşehir burda herkes dışarda" dedi gülerek. Anlayacağınız küçük, geceleri sokağa çıkılmanın tehlikeli olduğu bir yerden gelen taşra dilberi oldum adamın gözünde. Galiba, uzun bir süre öğretmen evine gitmeyeceğim.
Şimdi sokaklarda rahatça dolanıyor ve ürkek hallerimi arkadaşlara anlatıp eğleniyorum.
Not: Bu yazıyı daha önce yazacaktım ama malum anne sansürüne takıldım.
"Yanında silahın var mı?"
YanıtlaSilgüldüm yaa gece gece
güzelmiş, gülümsettin beni:9
YanıtlaSilçiğdem, kitap eylemcisi... güldürebildiysem ne mutlu dostlar:)
YanıtlaSil