Ya işte dostlar sen tut, evde sıcacık yatağındayken herkesten önce kalkan babaanne kömürlüklere kadar gidip soba kovasını doldursun, sonra da gelip seni uyandırsın, sen kalkıp bir kere bile yardım etme. Üniversiteye başlayana kadar bu hep böyle olmuştu. Sonra bizim sokağa doğalgaz geldi falan filan. Ee allahın sopası yok, şimdi köyde her sabah sınıfımın sobasını ben yakıyorum. Hayır bir de becerebilsem gam yemeyeceğim. Yan sınıfın öğretmeni cayır cayır sobasını yakarken öyle imreniyorum ki ona. Ama neyse ki bu önemli ilmin de inceliklerini üstün zekam, örnek olay incelemelerim ve teorik aldığım dersler sonucunda öğrenmiş bulunuyorum.
Efendim bir kere sobayı yakarken alt ve üst hava deliklerinin açık olması gerekiyormuş. Ayrıca boruların da baca girişlerinin kapalı olmaması gerekiyormuş. (Şaka yapmıyorum, gerçekten bunları bile bilmiyordum..)
Kova doldurmanın sanatına gelirsek, en alta biraz kömür, üstüne kalın odun, daha üstlere ve kalın odunun arasına da ince odunlar, tahtalar, daha üste çalı çırpılar bırakılıyormuş. En üste de tutuşturmak için kağıt, karton vs. Tabi bu arada mümkün olduğunca plastik, naylon da aralara sıkıştırmalıymışız ki kalın odun iyice tutuşabilsin. Böyle odunun üstüne sıcak sıcak eriyince bu plastikler, hiç affetmiyor valla, cayır cayır kavuruyor odunu, kömürü. (Tabi ben bu naylon işini keşfedene kadar bayağı bir is koktum sobanın başında. Hoş şimdi kendimi kokluyorum da hala buram buram kömür kokuyorum. Bugün biraz kömürlük talimi yaptım da, üzerinize afiyet.)
Şimdi sıra geldi sobayı yamaya. Önce bir çakmağımız olmalı. Hımm, bunu öğrendiğim gerçekten iyi oldu. İlk gün sağdan soldan öğrendiklerimle sobayı doldurdum, kağıtları parça pinçik içine attım ki acı gerçeği fark ettim. Benim ateşim yok. Ohoo! Anam babam, senin olayın baştan yanlış. Tabi ertesi gün ilk işim güzel bir çakmak almak oldu. Hoş şimdi de diğerlerinin ateşi yok. Bir çakmakla beş sınıf birden soba yakmaya çalışıyoruz. Hayır bir tanesi sigara içiyor, o bile istiyor. "Sen de mi brütüs!"
Son olarak karıştırma sopası lazım oluyor ara ara. Böyle fazla külün altında yanamamış bir kömür parçasını hareketlendirmek için olsun, erimiş plastiği odunun üzerine üzerine vardırmak için olsun, çok işe yarıyor, aklınızda bulunsun. (Not: Çalı çırpınız kalmadığında karıştırma sopanızı da yakma fikri yer yer aklınıza gelebilir, sakın tahriklere kapılmayın. Bir karıştırma çubuğu kolay elde edilmiyor efendim.)
Not: Arkadaşlar bu soba konusunda iyice manyaklaştım. Evde sürekli yakılacak, kağıt, kutu, naylon, vs. biriktirip biriktirip okula götürüyorum. Çocukların tahta bloklarını sobaya atıp yakmamak için kendimi zor tutuyorum. Köylerin içinden geçerken köşelere yığılmış çalı çırpıları arabaya atıp kaçıvermek geçiyor içimden. Ben ben değilim artık. Varsa yoksa soba.
eskiden sobalı evde yaşarken ben de bilirdim böyle şeyleri ama artık yok soba görsem nostalji olur. aslında ne güzeldii ya üzerinde kestane filan pişirirdik ah ah :(
YanıtlaSilBen de çok iyi bilirim soba yakmayı, hepimiz sobalı evlerde doğmadık mı sonuçta:))
YanıtlaSilmia... kestane işi güzel ya hakikaten. Ben öğrencilerime kestane yapayım yılbaşında bak:)
YanıtlaSilbahar006... :))
yahu niye senin yazdığın yeni şeyler bende blog şeyinde gözükmüyor da haberim olmuyor?
YanıtlaSilözlemişim okumayı bunları!
bana da öyle olmuştu. Bazı blogların güncellemeleri görünmüyordu. Sonra ben onları takip etmeyi bırakıp tekrar takip ettim, sorun düzeldi.
Sil