Sayfalar

24 Aralık 2013 Salı

Otostopçunun Diyarbakır Rehberi

Bir kaç hafta önce çalıştığım köye dört gün boyunca yalnız gitmek zorunda kaldım. Köye giden herhangi bir toplu taşıma aracı olmadığından ve benim de az param olduğundan sabahları taksiye bindim. İş çıkışları ise köyden geçen arabalara otostop çektim. 

Şimdi "Köy yerinde ne otostopu, tehlikeli değil mi?" felan demeyin. Zira böyle köylük yerlerde- hele oranın memuru iseniz- gayet güvenli de, tek sorun bindiğiniz arabaları seçemiyor oluşunuz. 

Birinci gün, bindiğim araba kia'nın lüks modellerindendi. Belli, köylü zengin. Zaten kızını da Maltepe Üniversitesi'nde okutuyor, üstüne de bir sürü para döküyormuş.

Adamın ilk sorusu nereli olduğumdu. Ben "Eyvah!" dedim içimden. "Şimdi, Ankara'lı olduğumu duyunca, gelsin sıkıcı siyasi konuşmalar..." Hakikaten de öyle oldu. Başladı "Diyarbakır'ı nasıl buldunuz?"la ve devam etti. "Yok şehri yanlış tanıyormuşuz, yok burası büyük şehirmiş. Batıdakiler bura insanını hiç anlamıyormuş. vs. vs. vs." Biliyorum adam haklı ama bu şehre geldiğimden beri aynı sorularla o kadar çok muhattap oldum ki, sıkıldım yahu.

Sonra bir de şu- Ankara'yı beğenmeme- mevzuu var. Allahım, sevmiyorsan sevme de niye illa yüzüme söylemekte diretiyorsun. Bu tip adamlar şey gibi- pusuda yatıp avını bekleyen vahşi bir hayvan! Bulunca Ankara'lıyı, şak diye yapıştırıveriyorlar "Ankara hiç güzel değil!" Lan, "Diyarbakır hiç güzel değil." desem üstüme yürürsünüz ama. Cidden de bak, şuraya yazıyorum, bir Diyarbakır'lıya "Şehrini beğenmedim." derseniz başınıza geleceklerden ben sorumlu değilim.

Bir de adam harbi garipti. Hem kızının özel üniversitede okutuyor, hem de oradaki yemekhane ve yurt fiyatlarından şikayet ediyordu. Üstüne üstlük bunun sorumlusunu da devlet olarak görüyordu. Kardeşim az biraz çalışsaydı kızın da düzgün bir devlet üniversitesine gitseydi. Dicle üniversitesinin yemekhanesi bir liraymış mesela.

İkinci gün, okulun internetini tamir eden teknisyenlerin arabasıyla şehre indim. Eh bunlar "Diyarbakır'ı nasıl buldun?" sorusunda daha insaflıydılar, fazla uzatmadılar. Yalnız, yanımda oturan adamın  karnı acıkmış olacak ki, poşetinden çıkardığı kokulu peynir ve domatesi ekmeğine katıp yapıp öyle çirkin bir iştah, öyle rezil bir şapırtıyla yiyordu ki gidene kadar öğürtülerimi zor tuttum.

Üçüncü gün, eski kız öğrencilerden birinin ailesinin arabasına bindim. Bu kızla da yan yana oturduk. Allahım, kız yeni ergenliğe girmiş belli, bizim okulda eskiden çalışan öğretmenini sorup duruyor. Gidene kadar "Hocam Civan öğretmenin telefonu var mı, hocam Civan öğretmeni görüyor musunuz, hocam Civan öğretmen nasıl?" Bir yandan da telefonundan öğretmeniyle çekilmiş eski fotolarını gösteriyor. Numarayı versem kabak benim başıma patlayacak, vermesem kız başımın etini yiyecek. "Canım Civan hoca numarasını değiştirmiş, bende bilmiyorum." dedim ya, yok, o zaman da Civan'ı tanıyan Fahri öğretmeninin numarasını istiyor. 
Ay, aşık öğrenciler de hiç çekilmiyor yav.

Dördüncü günse, karşımda "Otostopta son nokta!" dedirten bir araba vardı. Şöyle ki, arabanın yolcuları; sadece kürtçe konuşan yaşlı bir kadın, bu kadının her söylediğine türkçe yanıt veren ve yanıt verme haricinde sürekli kur'an okuyan genç bir kız, arabayı adeta bir kağnı gibi süren ve hiç konuşmayan orta yaşlı bir adam ve bir 'teke'den oluşuyordu. Evet evet, yanlış okumadınız, arabanın arkasında bir teke vardı ve zaten şöför de bu yüzden arabayı yavaş kullanıyordu. Allah sizi inandırsın, gidene kadar burnumun direği kırıldı yav.

Ayakları bağlı hayvan, tümseklerden geçildikçe içli içli meliyor, bi de zaman zaman ayağa kalkmak isteyerek kafasını arabanın içine uzatıveriyordu. Kız bu zamanlarda "Ayy!" diye korkarak başını kaldırıyor, sonra da hiç bir şey olmamış gibi mırıl mırıl okumasına devam ediyordu. Ah, bir de hiç kimse benimle konuşmuyordu.

Yolculuğun sonuna doğru da sarsıntının etkisinden hayvan arabaya dışkılamasın mı? Değmeyin ahırdan farksız kokuya! Ayıp olmasın diye burnumu da büzüştüremiyorum ama nasıl daraldım, nasıl daraldım, anlatamam. En sonunda yol bitti de indim arabadan. Sonra şöyle bir derin nefes aldım, ohh!!! 

9 yorum:

  1. Cesaret edemezdim kız olarak otostop çekmeye tanıdığını sandığın insanlara bile güvenemiyorsun.Seninki iyi cesaretmiş valla umarım başına bir şey gelmez.Bir öğretmen adayı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hazal, zorda kalınca insan her şeye cesaret ediyor ya. endişelerin için teşekkür ederim.

      Sil
  2. :) Sanırım Diyarbakır'dan İstanbul gibi bir şehre tayin olsan, oraların heyecanını büyükşehirde bulamayacağın için tekdüzelikten sıkılırsın :) Dalga geçmiyorum gayet ciddiyim, her gün bir macera imiş bu otostop olayı :) Teke hariç tabi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ya galiba haklısın. ama biliyor musun, ben gene de istanbul'a gitmek istiyorum.

      Sil
  3. sen nerelerdesin kitap gibi kız?

    YanıtlaSil
  4. Olaya iyi yönünden bak çok renkli, kokulu:))) hatıraların olacak .Torunlarına anlatırsın artık.

    YanıtlaSil
  5. Çok güzel hatıra olmuş peki basit bir soru siz kendi arabanızla gidip gelseniz yolda bir erkek otostop çekse arabanıza alırmıydınız? Çok zor bir durum Allah kimseye muhtaç etmesin:

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.