Sayfalar

3 Eylül 2010 Cuma

Hırçın Kedi Yazıyor


"Niye yazmıyorsun?"

Doğrusu bu soruyu ilk duyduğumda ne cevap vereceğimi bilemedim.

Sonrasındaysa soruyu kendi kendime şöyle cevapladım. "İhtiyaç hissetmeden yazmamak, sadece yazmış olayım diye yazmamak için," Zira eğer böyle olacaksam geveze olacaktım, anlaşılmaz ve bomboş olacak, gereksiz ve ne dediği belli olmayan köşe yazarlarına dönecek, üstüne üstlük aptal durumuna da düşecek, zaten pek de güzel bulmadığım yazılarımın seviyeleri de iyice sıfırın altına inecekti.  

Ama bu arada yukarıdaki sorunun cevabını verirken, bu yazının temelini oluşturacak, şu soru geldi aklıma. Pekala ben neden yazıyorum? Aslında bunun cevabı çok basit. Kendim için yazıyorum. Rahatlamak ve içimdeki- duygu, nefret, kıskançlık, sevgi, aşk, şaşkınlık, öfke, mutluluk- artık her neyse onu içimden çıkarabilmek, ona kişilik kazandırmak için yazıyorum. Yazmadan duramadığım için yazıyorum. 

Mesela bazen yazarken içime hırçın bir kedi kaçtığını hissediyorum. Beni sinir eden şeyleri inadına tırmalamak, kanatmak, yolmak istiyorum o anda. Hatta nefret bile ediyorum onlardan. Alamadığım öcümü almada harflerin bana yardım edeceğini umuyorum, hırsla ve inançla. Aslına bakarsanız harfler, bir bakıma, başarılı da oluyor. Yazarken kızgınlığım peyderpey azalıyor, neredeyse soba başında mayışmış kedi kadar rahatlıyorum. Bir oh çekiyorum o zaman ve devamında "Kaydı yayınla" "Farklı kaydet" "Dolma kalemin kapağını tak" "Defteri kapat" artık her neyse onu yapıyorum. Evet şimdi artık gönül rahatlığıyla buzdolabını karıştırıp bir içecek alabilir, "Anne marketten ne alınacak" diyebilir, "Kardeşimin odasına gidip "Ne izliyorsun" dye sorabilirim. Geçti hırsım artık. İntikamım alındı ve ben kuş gibi hafifledim.

Biliyorum her ne kadar ileride- Sait Faik'in değişiyle- sadece yazıcı olmak, başka hiçbir işte çalışmamak hayaliyle yanıp tutuşsam da  ne yazık ki bunun gerçekleşmesi zor görünüyor. Ama ben yine de duramam herhalde. Yazarken hafifliyorum zira. Harfler bir bir kağıda veya word belgesine anlamlı diziler halinde kaydolurken mutluysam eğer mutluluğu bir kez daha yaşıyor, üzüntülüysem de bu duygumu harflere emanet ettiğimi hissediyorum. Ve nihayet kaliteli bir terapi görmüş gibi, astral yolculuğunu tamamlamış meditasyon ehli gibi, dua ederken sıkıntılarımın aslında ne kadar basit olduğunu anlamış gibi gevşiyor ve huzur buluyorum. 

İşte diyorum sonra. Yazıyorum ben. Yazıyorsam hayattayım diyorum. Yazıyorsam mutluyum.

8 yorum:

  1. ben de var o istek, sadece okumak ve yazmak istiyorum, ama olanaksız olmasa da bizim şartlarımızda çok zor... o yüzden yazıyı bırakmamak gerek, sevgiler!

    YanıtlaSil
  2. Kitap gibi kız özledik ama sırf yazmak için yazmaktansa yazma daha iyi. Çok samimisin bu da seni okunur kılan ;)

    YanıtlaSil
  3. maya... evet bırakmamak gerek, haklısın. teşekkür ederim.

    mia... yazma böyle bak kendimi birşey sanacağım. :)

    YanıtlaSil
  4. yaz. yazıyorsun. yazarsın. yazacaksın. yazabileceksin. yazabilmelisin. yazabiliyorsun.

    niçin yazıyorsun?

    anlatacak bir şeyin var varsa zaten yazarsın, yazıyorsundur da belki ama yoksa ne diye kendimizi camdan seyredelim ki. cam ve kedi ve hırçınlık. üçünün de gideri ve topları ve kütlesi ağırlığın-ız kadardır. her şeyi yazmak ise yazmak değildir. bir de yazıyorsan, oradasındır.

    yazıyor! yazıyor!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Harun... Eyvallah! ("off ben okadar yorum yazıyorum, şunun verdiği cevaba bak!" demiyorsundur umarım. Ama en son noktayı yorumun koymuş zaten. Bana da altını çizmek kalıyor.)

      Sil
  5. niye diyeyim ki. ama onu demek yerine, öğretmen olmadan önce daha üretkenmiş meğer kendileri diyorum; bunu diyorum çünkü öyle. tarih yalan söylemez. öğretmenlik köreltmiş anlaşılan, gene de sandığın gibi değil diyeceksiniz ve ben çoktan söylemiş olacağım sandığım şeyleri. şeyler eşya olup çıkana dek buralar seyranlığa dönüştü. kitap gibi kız.

    not: geçmiş yazılarınızın birçoğunu okudum ama yorum yazmadım. seçiyorum içlerinden. bir de blogunuzda filmler eksik ve kitaplara az değinilmiş. kitap gibi kız adlı bir bloga hiç yakışmıyor uzaktan bakınca şöyle. yakından bakınca da korkunç. ama yazıyor! ben bunları böyle yazıyorum diye kızmayın ama.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öğretmenlik, doğrudur. Vaktin öğrencilikten çok daha az oluyor.

      Fakat Kitaplar ve filmler eleştirilerine katılmıyorum. bu blogu genel olarak günlük olarak yazıyorum. Sadece beni çok etkileyenleri paylaşıyorum. Onları da gene farketmişsen günlük şeklinde. Konseptim tutmuyor yani.

      Not: mesajlarınızda gittikçe artan bir ukalalık seziyorum. İyidir iyi.

      Sil
    2. uzatmış gibi olmayayım, ama gün içinde izlediğimiz filmler bizi etkileyebiliyor. katılmayabilirsiniz elbette-vaktiniz olmayabilir elbette. ukalalık demek. bu başka konu ama. konumuz ecinniler ve körleşme.

      Sil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.