Sayfalar

22 Eylül 2010 Çarşamba

Ev Hanımının İşine Karışılmaz

istanbul'a geldiğimin ilk günü kardeşimde kaldım ya sinirimden fıttırdım resmen.  Daha gelir gelmez annem bir yandan, kayınvalidesi bir yandan, babaannem bir yandan onun evini "daha nasıl güzelleştirebiliriz" in hummalı tartışmalarına tutuşuyorlar.  Annem "Dur ben senin balkonunu yıkakayayım" derken kaynanası "Mutfağa perde çekilecekti" diyor, babaannemse "Yürüyüş bandı nereye konsun, aman sebzeleri şöyle yapalım, Vay efendim ayna neden yemek masasının orada asılıymış, kimse kendine orada bakamazmış." laflarını sıralamakla meşgul "Babaanne o dekoratif amaçlı." dedim en sonunda da en azından ayna tartışması bitti. Doğrusu onların yaptıklarına ben bu kadar sinir oluyorsam işine karışılmasından nefret eden kardeşim ne oluyordur kimbilir.

Hiç biri de düşünmüyor ki "bu kız yeni evlendi, evine yeni yeni alışıyor, bir serbest bırakalım istediği gibi döşesin evini." Yok anlayamıyorum aile büyüklerini. Empati kurmadan yardım etmeye çalışıyor ondan sonra da bu yaptıklarıyla övünüyorlar. Ama ben lafımı hiç sakınmadım (Yine)

"Arkadaşlar ev hanımının işine karışılmaz, bırakın istediği gibi döşesin. Hem sizin yaptığınız şeyler öyle kalacak mı sanıyorsunuz? Siz gider gitmez o düzenlediğiniz şeyleri eski haline geri döndürecek." (Laf aramızda teyzemin eşi aile topluluğuna karşı her "Arkadaşlar" diye seslenişimde bana sinir oluyor, hissediyorum.)

Yahu şöyle bir baktım evine. Gayet de zevkli döşenmiş, dolaplar, kitaplık oldukça kullanışlı ve sade. Niye illa kendi zevklerine uydurmak istiyorlar anlamış değilim. Bir çeşit ego tatmini olmasından şüpheleniyorum bunun, benden söylemesi. Ya da kendini önemli gösterme çabası. Sanki misafir misafir oturduklarında çok önemsiz insanlar olacaklar da.

Not1: Bu yazıyı yazana kadar öldüm. İnsanın yazabilmasi için öncelikle yatağına alışması gerekiyormuş meğersem. Ben de şükür erkenden gidip kaptığım alt ranzama sonunda alıştım.

Not2: Güya istemeden ağzımdan kaçırdığım ipuçlarım sayesinde kız kardeşim blogumu bulmuş. Dün mesaj atıyor. "Abla kusura bakma nokta atışı yaptım. Senin blog çıktı karşıma." dedi. Çok üzüldüm çok.(!)
Aslında onunda bir blogu var. Madem beni buldu, onun da buradan reklamını yapayım. Daha iki tane yazısı olan çiçeği burnunda şirin bir blog.

limondilimi.blogspot.com

Not3: Tekrar Ukturk'e teşekkür etmek istiyorum. Sağolsun blogumu "Blogmania Editörü"nde ele almış. Yazıyı gördüğümde gözlerime inanamamıştım. Durup durup acaba yanlış mı okuyorum diye tekrar tekrar okudum yazıyı. Meğer insanın kendisini başkasının gözünden okumak ne kadar hoşmuş, ne kadar güzel bir şeymiş. İstanbul'a gitmeye ramak kala iyice gerilmişken böyle bir olay beni gerçekten çok mutlu etti.

2 yorum:

  1. oy benim de içim şişti, iyi konuşmuşsun. büyüklerin daha düşünceli olmaları lazım.

    YanıtlaSil
  2. Bu durum benim de sinirlerimi zıplatıyor. Annem daha görmediği evimi bile nasıl düzenlemem gerektiğini anlatıyor. Hem de taaa İstanbul'dan.

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.