Sayfalar

31 Ağustos 2010 Salı

Medyaya Güvenimi Kaybettim: Hükümsüzdür

Bu ülkede medya kadar en doğruyu en yanlış, en yanlışı en doğru gösterecek kadar büyük bir güç yok gerçekten.

Ağustos ayının başları yıl 2007. Küresel ısınmadan dolayı Ankara'da büyük çaplı su kesintileri olmakta. 2 gün sular kesiliyor, bir gün akıyor. Televizyonda neredeyse sadece susuzlukla alakalı haberler dönmekte. Yalnız haberlere bakarsanız biz Ankaralılar susuzluktan dolayı pisliğin içinde debelenmekte, susuzluktan imanımız gevremekte ve bu arada belediyeler fıskiyelerden insafsızca sürekli su akıtmaktadır. Yahu akşam bunları dinleyince benim bile inanasım geliyordu onlara. Durumumuzu bu kadar acite edebilirlerdi ancak. Fakat durup şöyle bir kendime bakıyordum. pis miyim? Yoo, yine banyomu, tas tas su dökerekte, olsa yapabiliyorum. susuz muyum? Yoo buzdolabı çeşme akarken biriktirdiğimiz sularla dolu. Fıskiyelerde israf mı yapıyorlar? Yoo, bunca zamandır onların devir daim sularıyla çalıştığını cümle alem bilmiyor mu sanki? Hem her seferinde yeni su aksaydı o süs havuzların suları iğrenç, yeşil, yapışkan haline gelir miydi, tertemiz olurdu. 

Pekala Demetevler yakınında tesisat borularının patlamasından dolayı 15 gün suların gelmemesi olayında belediye işçilerinin dikkatsizliği yatmıyor muydu? Bunu taa hükümete kadar götürmeye ne gerek vardı? Ya şuna ne demeli. Her röportaj yaptıkları vatandaş Melih Gökçek'e ceza vermek için sular geldiğinde, çeşmelerini günlerce hiç kapatmayacaklarını söylemelerine ne buyurursunuz. Bir kanal, iki kanal değil neredeyse hepsi aynı şekilde konuşuyordu röportajlarda. Şimdi bunlara seçmece demezsin de ne dersin? "Be hey salak, barajlar olmuş bir kuru çöl. Sen kime ceza vermek için ne yapıyorsun? Suyu israf ediyor diye devir daimli fıskiyelere kızarken, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu." 

Melih Gökçek'e kız tamam. Dikmen vadisini yaparken yıktığı gecekondular için kız, ne bileyim suyu israf etmeden kullan derken verdiği abuk tavsiyeler için kız. (Ama o tavsiyeler hakkaten absürttü.) neden yağmur yağmadığı için kızıyorsun, gelsin su ben ona yapacağımı bilirim diye konuşuyorsun. Anlamıyorum, hakkaten anlamıyorum. 

Bir kere o susuz haberleri dinlerken aşağılık kompleksine girdim resmen. Sen nasıl bizi aşağılarsın medya. Nasıl bize pis dersin ve konuşturduğun üç beş seçme Ankara'lıyla nasıl tüm şehri akılsız, kime niçin sinirleneceğini bilmeyen, nasıl eleştireceğini anlamayan aptal gibi gösterirsin.

Kızılırmaktan gelecek su için ise o kadar çok fırtına kopmuştu ki anlatamam. Suyun tadı kötüymüş, sertmiş falanmış filanmış. Oldu efendim su gelmesin biz susuz yaşayalım, yemeğimizi pişirmeyelim, banyomuzu yapamayalım, aman suyun tadı bozulmasın. Bu arada sen medya parana para kat. 

Evet bu olaydan sonra zaten sürekli şüpheye düştüğüm medyadan iyice soğudum, ona inancımı kaybettim. 

4 yorum:

  1. medya haberlerinin de kendi içinde moda akımı var!

    Mesela bazen küresel ısınma moda olur içimiz dışımız küresel ısınmayla dolar.

    Bazen domuz gribi...
    bazen gdo lu gıdalar...
    bazen ...bazen...bazen....
    acaba bunlar bi araya gelip ulan önmüzdeki haftanın trendi nasıl? modaya uymayanı yakarız gibi anlaşmalarda mı bulunuyolar:P

    YanıtlaSil
  2. Melihland'ın düşünen insanları.

    YanıtlaSil
  3. Kız sıdıka...hakkaten dimi bir de bunların modaları var böyle furya gibi.

    YanıtlaSil
  4. Yazdıklarına tamamen katılıyorum medya git gide çirkinleşiyor.

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.