Sayfalar

1 Ekim 2010 Cuma

Serbest Denemeler: Kıymetinizi Bilememişim

Lisedeyken serbest konulu denemelerden nefret ederdim. Hiç bir şey yapamazdım kalırdım put gibi. Ne yazacaktım ki, aklıma hiç bir şey gelmezdi. Şimdi Montaigne gibi dostluk üzerine, kötülük üzerine, yaşam üzerine gibi bana o zaman sıradan gelen konular hakkında mı yazacaktım yoksa hocaların klişe karın ağrısı örneklerine mi kulak asacaktım. "Kedi sevgisi yaz mesela." derlerdi. "Uğurböceği sever misin, aşktan bahset, kimden nefret edersin?" Onların dediği konular cezbedicilikten öyle uzaktı ki verdikleri her örnekte işler iyice sarpa sarardı.

Halbuki şöyle bir şey yazsaymışım mesela ne güzel olurdu.


YAPAMAYACAĞIM ISRAR ETMEYİN

Serbest konulu deneme yaz dediklerinde alıyor beni bir telaş. Ne yazacağım ben şimdi. Neyden, nasıl, ne şekilde bahsedeceğim? Aklıma da bir türlü, öyle uzun giriş, gelişme ve sonuçlu güzel bir konu da gelmiyor.

Bir kaç öneri sıralıyor mesela öğretmenim. "Kedilerden bahset." diyor bana. "Kedi sever misin?" Severim diyorum ama o kadar. Onların hakkında doğru düzgün hiç bir şey bilmiyorum ki ne yazayım, onları seviyorum deyip kağıdı masanın üstüne mi bırakayım, ne yapayım? Yok diyorum bu konu bir köşede beklesin. Hiç mi hiç işim olmaz onunla. Sonra kendi düşündüğüm konuları sıralamaya başlıyor beynim. Çiçeklerden bahset, onların kokularından, arıların çiçeklerin karşısında sarhoş oluşlarından bahset. Güzel yemeklerden bahset ya da. Lezzetli bir yemek karşısında insanın tüm dertlerini unutup o tatla kendinden geçişini anlat. Aşkı anlat. Kalp nasıl küt küt atar, aşık olunca insanın ayağı nasıl yerden kesilir, onları anlat. Yağmurdan sonra çıkan salyangozları anlat. İnsanların dikkat etmeyip üstlerine basıp geçmelerine sinir olmandan bahset. Kabuklara her basışlarında çıkan çıt sesinden insanların içleri nasıl cız etmez, onları anlat.

Ya da hazır elinde fırsat varken okul dertlerinden bahset. Neden hala cetvelle dolaşıyor öğretmenler, niye kapalı kapılar ardında müdür yardımcıları çocukları döverken kimsenin sesi çıkmıyor? Eline koz geçmiş, sana söz hakkı tanınmış işte. Hin ol biraz, zeki ol. Bak bu lütüf bir daha eline geçmez. Sınıf arkadaşlarının birbirleriyle gereksiz alay etmelerine dem vur. Niye kendilerine benzemeyenleri kötü kabul edip içlerine almazlar? Söyle, vur yüzlerine yüzlerine.

Ne bileyim yaz işte. Başkaları için basit ama senin için önemli olan bir sürü konu var. Seç birini. Kurnaz ol biraz, kimsenin anlatmadığını anlat, yazmadığını yaz. Bak ne güzel, "Yazı yazsam okurlar mı acaba" diye kıvranıp durursun. Şimdi hazır, elinde kalem sana not vermek için zorunlu olarak okuması gereken bir hoca da var.

Fakat yok yazamıyorum. Ne hemen güzel ve uzun uzun açıklayacak bir konu bulabilecek kadar zeki, ne okul sorununu anlatacak kadar kurnaz, ne sınıfıma ders verecek kadar hin birisiyim. Yok bu serbest konulu denemeler hiç bana göre değil. Israr etmeyin yapamayacağım.

7 yorum:

  1. Güzel olurmuş eğer yazabilseymişsin.

    YanıtlaSil
  2. Bu yazamamış halinse yazmış halin nasıl olurdu merak ettim doğrusu :)

    YanıtlaSil
  3. şirvan... rengarenk... teşekkür ederim beğendiğinize sevindim. harbi içimde ukde kaldı yahu

    YanıtlaSil
  4. Ya ben sana ne zaman yorum göndermeye kalksam yorumu yazıyorum, kelime doğrulama geliyormuş meğersem, ben sayfayı kapayıp çıktığım için yorumların niye gitmediğini anlayamıyordum (:

    Benim lisedeyken en iyi becerdiğim şeydi serbest deneme olayı, hatta en uzun ben yazıyorum diye arkadaşlarım uyuz olurdu, şimdide bloglarım upuzun oluyor (:

    Bu yorumum yayınlancak inş kendime güveniyorum :P

    YanıtlaSil
  5. cips yiyemeyen kız... vay be demek o sendin he. uzun yazıp bizi sinir eden insan:P ve evet geldi mesajın :)

    YanıtlaSil
  6. Yüreğinden geldiği gibi yaz. Ne yazarsan yaz.

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.