Sayfalar

27 Ocak 2011 Perşembe

Elin Oğlunu Televizyonda Gördüm

Belki bir ay önce bir sabah erkenden kahvemi içerken sınavıma çalışayım diye kadıköy-starbucks'a gitmiştim.

Doğrusu o gün de ilk bir saat çok güzel ders çalışmıştım ta ki Erim bey yanında bir bayanla çıkıp gelene kadar. Masaları o kadar yakınımdaydı ki hala konuştukları tüm şeyler gün gibi aklımda. Öyle ki adamın sesini nerede duysam tanırım, anlayın artık.

İlk başta ufladım, pufladım ya madem onlardan kurtuluş yok. Bari zevk almaya bakayım deyip başladım bunlar ne konuşuyor diye dinlemeye. İlk buluşmalarıymış. Haliyle birbirlerine kendilerini tanıtıyorlar. Adam kimya mühendisi ama geçimini özel ders vererek sağlıyormuş. Kadını turkcell bayii'den çıkarken görmüş hemen oradaki çiçekçiye koşup alelacele bir buket çiçek yaptırmış ve kadına yetişmiş. Ondan çok etkilendiğini tanışmak istediğini söyleyip telefon numarasını istemiş. Kadın hakkındaysa pek bir malumat sahibi değilim. Zira hep adam konuşuyordu desem yalan olmaz. Sadece kadının otuzlu yaşlarında olduğunu öğrenebildim. He, bir de bir kere Londra'ya gitmiş olduğunu.

Adam bir ara kendini övmek için "Bana bir bak. Otuz iki, otuz üç yaşında gibi duruyorum değil mi? Ama ben kırk yaşındayım" deyivermesin mi? Artık dayanamayım. "Yok daha neler!" deyip farkedilebileceğimi falan düşünmeden yan tarafıma dönüp adama baktım. Sesi öyle genç geliyordu ki kadından küçük bile sanmıştım adamı. Pekala da kırk yaşındaymış ama. Neyse bu vesileyle adamın yüzünü de iyice görmüş oldum aslında. İyi oldu.

Adamın hava atmayı çok sevdiği de belliydi var ya. Yurt dışına gezilere çıkıp duruyormuş. Yalnız başına güzel bir semtte yaşıyormuş. Bol bol bu starbucks'ta oturuyormuş. Bu arada bir yarışma programına da katılmış. Mış mış mış. Çok iyi hatırlıyorum, adamın övünmelerinden iyice gına gelmişti.

............................

Şimdi buraya kadar her şey normal değil mi? Sıradan basit bir olay bile sayılabilir hatta. Açıkçası ben de önceleri "Elin adamı söylüyor abi!" diye adamın cesaretini överek arkadaşlarıma anlatsam da hikayeyi buraya yazmaya pek değer bulmamıştım. Ta ki bu elin oğlunu dün gece televizyonda görene kadar.

Halamlar yatmış ben de kucağımda netbook'um, kanaltürk'ü açmış, oradaki siyaset programını sırf gazeteci "Melih Altınok" un yakışıklılığı için izliyorken, program bitmiş ardından gece gece "soru bankası" diye bir yarışma programı başlamıştı. Aslında o anda yarışmayla ilgilenmiyordum. Zira o andaki asıl derdim "Allahım bu twitter'u buza nasıl bağlıyorduk" sorusunun cevabını bulmaktı.

Fakat birden tanıdık bir ses geldi tv'den. "Yok canım ses sese benzer." deyip televizyona kafamı kaldırıp öylesine baktım ki ne göreyim? Yarışmacı Starbucks'taki kur yapan adam değil miymiş. Adamımız kendini tanıtıyordu.
"Kimya mühendisiyim ama şu an serbest çalışıyorum."
Ben şaşkınlığı falan attım, karşıdan cevap veriyorum. "Özel ders veriyorum desen incilerin dökülür sanki."

Koyu çirkin mavi dar bir tişört giyip onu da pantolonunun içine iyice sokmuş. Önünde de böyle kocaman bir göbek. Adamı otururken görmüştüm ya potluklarını o gün farketmemişim demek ki. Yok yok, daha soruları cevaplamadan benden eksi puanları almaya başladı bile. Soruları da doğru düzgün bilemedi hem. Ne bileyim, o gün halbuki daha çok şey biliyor gibi bir imaj çiziyordu. Anlayacağınız daha adamı ilk gördüğüm anda nasıl bir antipati kapmışsam ağzıyla kuş tutsa yaranamazdı bana artık. Adam ne söylese, ne yapsa aklıma hep kadına attığı havalar geliyor, içimi bulandırıyordu. Adı da bir tuhaftı zaten. Nüfus memuru kerim yazacakken baştaki harfi yazmayı unutmuş gibiydi aynı.

.....................

Bakın ne düşünüyorum biliyor musunuz? Adam madem bol bol Kadıköy-starbucks'a gidip oturuyormuş. Onu oralarda görüp "Aaa siz soru bankası'da yarışan Erim bey değil misiniz?" diyormuşum. Ne makara olur ama.

6 yorum:

  1. :D sevdim bu yazını

    erimmmm erimmmm

    YanıtlaSil
  2. hahaha tüh önceden bana anlatsaydin bunu belki televisyona baglanip sey derdim:

    "erim bey yada kimyaci bey biraz para kazanirsaniz banada bir demet cicek alirmisiniz?"

    gagagagagaga
    kesin utanirdi :D

    YanıtlaSil
  3. kitap cadısı... "erimmm" "buyrun benim" :)

    son kraliçe. Utansın! hala sinir oluyorum adama zaten.

    YanıtlaSil
  4. :D Erim. Cidden ilginç bir isimmiş. Ben gidip özel ders alacağım 'İnsan nasıl kendini övebilir?' diye. :)

    YanıtlaSil
  5. rengarenk... ya öyle bir kurs bulursan bana da haber versene. Beraber gidelim :P

    YanıtlaSil
  6. Kızlar kızlar durun benim fikrim var :)

    Erim i hoca tutalım.
    Rengarenkle aynı fikirdeyim :)

    Erimmmmmmmmmm Eriiiiiimm

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.