Sayfalar

2 Kasım 2010 Salı

Güney Ekspresinden Bildiriyorum

Şu anda güney ekspresiyle Ankara'ya doğru gelmekteyim. Biletimde iniş saati 4 olarak verilse de biliyorum ki beş buçuk altıdan aşağı Ankara garına varamaz tren. Hemen çapraz önümde boyu 1,50 santimden kısa olduğu su götürmez yaşlı bir amca uyuyor. Zayıf mı zayıf olan bu amca oldukça da asabi. "Trende restoran yok, son sular bunlar." diye su satan adamı "Suyunda batsın sen de bat." diye azarlayıverdi mesela. Hemde yattığı yerden hiç istifini bozmadan. Yazık garibim sucu nereden geldiğini pek anlayamadığı bu azar karşınında sesine belli belirsiz gelen bir güven eksikliğiyle "Eskişehir'e kadar su bulamazsınız." diye suyunu satmaya devam etti. Fakat ne hikmettir ki sucu bir daha bizim vagona da uğramadı. 

Amcanın üstünde eski mi eski el örgüsü kahverengi bir kazakla paçasının iplikleri dışına çıkmış, boyuna göre kesilmiş, yer yer çamaşır suyu lekeleri olan eprimiş açık renk bir kottan başka hiç bir şey yok. Tabi doğal yün rengi kirli örgü çoraplarını saymazsak. 

Doğrusu adamı bayağıdır izliyorum, bir türlü ayaklarını tam olarak koltuğa yerleştiremedi. Dışarıda oyana bu yana oynatıp duruyor. "Bacağımın birini koltuğun bir koluna koysam, diğerini aşağı mı salsam rahat olur yoksa içeriye toplasam mı, sağa mı çeksem, sola mı çeksem n'aapsam?" deyip duruyor adeta ayakları. Felaket dikkat dağıtıcılar. 

Asabi amca trene Arifiye'den binip de koltuğuna yerleştiği anda vagonda öyle bağırmaya başlamıştı ki, sanki sesini yükseltmezse kendisine muhattap bulamazmış gibi. 

"Bu güney expresimi?"
"Evet amca" (Bu ben oluyorum, yalnız amca sanki ben onunla konuşmuyormuşum gibi hiç benden tarafa bakmıyor.)
"Ankara mı?"
"Ankara" (Karşılığında ne bir teşekkür ne başka birşey.)

Not: Şehirler arası Toplu taşıma araçlarının parası ne kadar artarsa insan profilinde de o kadar daralma oluyor. Oysa bakın güney expresine parası genç tarifeyle sadece 10,75 tl ve abatmıyorum her telden insan var. (Amca şu anda uyandı ve kapalı, muhtemelen dolu olan tuvaletin kapısını, bağıra çağıra zorluyor.) Örneğin az önce yan tarafımda oturanlar garip siyasi konuşmalara dalmışken, arkadaki kokoş kadın pazarlık ede ede pişmaniyeleri oldukça ucuza kapattı. Daha arkalardaki, sadece sesini duyabildiğim adamsa telefonda bağıra çağıra İstanbul'a sırf Tüyap kitap fuarı için gittiğini söylüyordu. Birbirine valizler yüzünden kızan orta yaşlı çiftleri, burnunu gürültüyle silenleri, çekirdek çitleyenleri ve etrafta cıvıldayarak koşturan çocuklarıysa hiç saymıyorum. Onlar o kadar çok ki bu trende. İnsana neşe veriyorlar.

Not2: Trende ne yaşlılara, ne de yalnız ve hüzünlü yolculuk eden kadınlara acıyorum. Ben en çok genç erkeklere acıyorum. Zira asla bir rahat yolculuk yapamıyorlar. Sürekli inip binen genç kızlar, yaşlılar, teyzeler, nineler "Beyfendi, evladım, oğlum, affedersiniz..." diye diye tepedeki yerlere valizlerini yerleştirmelerini, üstüne üstlük inerken de oradan geri almalarını istiyorlar. Bununla birlikte "Sen n'apıyorsun peki?" diye sorsanız ben de trene binerken gençlerden birinin yardımını istediğimi söylerim size. Ama yapacak bir şey yok. Sonuçta koca koca ağır valizleri biz bayanlar nasıl kaldıralım, değil mi ama?

12 yorum:

  1. ne keyifli yazı...
    trende ben de vardım sanki :)

    YanıtlaSil
  2. gerçekten doğru diyorsun ben de en çok genç erkeklere acıyorum

    YanıtlaSil
  3. ne kadar neseli bir tren yolculugu bu boyle, oysa ben her seferinde fenalik gecirme esigine geliyorum yolculuklarda denk geldigim bu tip insanlar yuzunden :)

    YanıtlaSil
  4. yahu çok küçükten beri trene binmedim, o kadar istiyorum ki bir tren yolculuğu yapmak:) her türlü tipe razıyım:))

    YanıtlaSil
  5. ruşen... teşekkür ederim, beğendiğine sevindim.

    mia... sorma bu yazıyı yazdım ya vicdanım sızladı, inerken ön taraftaki kadının genç oğlunu göstererek "çocuk indirseydi" demesine aldırmadan kendim indirdim valizimi.

    A-H... Aslında fenalık geçirmek istesen bu çok kolay. Bakış açısıyla alakalı sanırım.

    Judy... yap yap, kısacık bir adapazarı ekspres bile (profilinde istanbul yazıyordu) insanı mutlu etmeye yetiyor.

    YanıtlaSil
  6. Ben daha önce hiç trene binmedim. Hikayelerimden birinde binmiştim ama :)
    Yolculuklarda şükür ki bana hep iyi insanlar denk geliyor. Konuşa konuşa bitiyor. Her yolculuktan önce de 'dilsiz' gibi davransam nasıl olur acaba? diye düşünmek bende bi gelenek oldu. Hala da deneyemedim. Dilsizleri anlamak için yapacağım bir gün bunu...

    YanıtlaSil
  7. rengarenk...hmm, ilginç bir deneme olur doğrusu. Bence denemelisin.

    bir de laf aramızda bildiğim kadarıyla karabük'ten zonguldak'a giden bir bölgesel ekspres var. Neden olmasın, günü birlik bir kaçamak yapabilirsin :)

    YanıtlaSil
  8. Bence de :)Cesaret edeblirisem...
    Evet Karabük'ten geçen tren yolu var; ama maalesef Zonguldak'ın gezecek pek bir şeyi yok :(
    Yine de teşekkür ederim, belki bir gün... :)

    YanıtlaSil
  9. profesör... eyvallah beğendiğine sevindim :)

    YanıtlaSil
  10. iste benim dedigim de o zaten bakis acisi ne kadar onemli... bendeki beni her zaman zora sokuyor seninki gibi bir bakis acisi lazim bana :)

    YanıtlaSil
  11. seninle bir tren yolculuğu yapmak isterdim doğrusu bak sen o zmaan gör eğlenceyi:P

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.