Bir aralıktan beri, konusu bence oldukça salak, bir öyküye başladım. Günlerdir onunla uğraşıyorum. Aslında hergün uğraştığım da söylenemez. Elde olan şartlara göre şöyle bir taktik geliştirdim. Haftada üç dört gün akşam saat beşten sonra Kadıköy'de bir kafeye gidiyor, her seferinde hep aynı yere oturuyor ve akşam on buçuğa kadar yazıyorum. Tıpkı mesai doldurur gibi.
Doğrusu böyle olması çok iyi oldu benim için. Bir kere programım mümkün olduğunca sabit olduğu için başka günlerde “Hiç yazı yazmaya vakit bırakmıyorlar ki.” diye çevreye sinirlenip durmuyorm. Sonra gün içinde yazdıklarım zihnimi meşgul etmiyor. Yazamıyorum diye vicdan azabı da çekmiyorum. Biliyorum ki akşam olacak, ben cafeye gideceğim ve o anda ilham perim yanımda bitecek.
..............
Ales'e girdim bu arada. Hesaplamalarıma göre 80'in üstünde alacak gibi duruyorum. (Keşke mantık sorularına daha çok çalışsaymışım.) İnşallah düşündüğüm gibi çıkar da size rezil olmam. Laf aramızda kız kardeşim de girdi bu sınava. Sormayın fena sinir oldum ona. Yahu kız sadece bir soru boş bırakmış- ki biz o sorunun hatalı olduğunu düşünüyoruz- geri kalanı da hesaplarına göre doğruymuş. Allahım yüz mü alacak ne? Neyse bakmayın şimdi kıskandığıma, eğer yüz alırsa sağda solda onun için hava atacak olan kişi de benim.
....................
Kitap aşermeye de tam gaz devam ediyorum. Okul kütüphanesinde klasik yazarlardan seçme yapılmış bir kitap buldum. Basımı 1930 küsür. Çevirisi hakikaten oldukça vasat fakat oradan yeni yeni bir sürü isme ulaştım. Kütüphanelerde bulabildiğim kadarıyla bir kısmını ödünç aldım, onları okuyorum. Ee, haliyle kitapların çoğu çok eski. Bir çoğunun basımı 1960 yılının bilmem kaçı. Bir de insanlar elimde görmüyorlar mı bu kitapları? Hemen “Ooo, eski kitap okuyoruz.” demeye başlıyorlar. Bir türlü anlatamıyorum ki kitabı dışı değil içi için aldığımı. Kimisi onlarla hava attığı bile söyleyecek kadar bile ileri gidiyor. Yeni baskısı yapılsa onu alırdık değil mi? Bir kere eski kitapların bazılarının çevirisi güzel dahi değil.
Aman ya boş ver. İnsanların her dediğine bakar, onlara açıklama yaparsak ohooo...
...........
Son sınıf olmak çok fena bir duygu yahu. Sürekli arkadaşlarla bir arada olmak için program yapıp duruyoruz. “Hadi tiyatroya gidelim, hadi İstanbul Modern'e gidelim, hadi “Body worlds”e gidelim, hadi sinamaya gidelim, hadi hadi hadi... ” Program kumkuması olduk yemin ediyorum. Sonra farklı seçmeli dersleri alsakta inatla birbirimizi bekleyip kantinde derin muhabbetlere dalıyoruz. Sanki böyle yaparsak sene sonunu geciktirebileceğiz. Oysa dönem sonu gelmeye başladı bile. Puff!
Böyle işte dostlar. Hayat güzel, hava güzel, ben güzelim, kafam rahat. Bir de blogu ihmal etmesem çok güzel olacak :)
Hikayeni merak ettim; burada paylaşacak mısın ki?
YanıtlaSilbir dergiye gönderirken hiç bir yerde yayınlanmamış olma şartı koşuyorlar. bu yüzden çok istememe rağmen yayınlayamıyorum maalesef :(
YanıtlaSilnerelerdesinn?!
YanıtlaSilayrıca ales puanın umarım dediğin gibi 80 olur ki kardeşine bir şey demiyorum, ben de olsam ben de hava atardım! :)
geldim mia geldim :) inşaallah dediğin gibi yüksek gelir puan ya...
YanıtlaSilHımm iyi madem derece alırsan haber ediver:)
YanıtlaSil