Sayfalar

24 Ocak 2011 Pazartesi

Kısa... Kısa... 6

- Bir kütüphanenin arşivini ne zaman övsem hep tip tip yüzüme bakıyorlar. Beğenmediğimdeyse  "aaa olur mu?" diyorlar. Çünkü benim için güzel halk kütüphanesi demek artık basılmayan eski klasiklerin o kütüphanede bulunması demek. Yoksa güncel kitaplar kitapçılarda zaten var. Düşünsenize rafları gezerken France'nin bir daha asla çevrilip basılmamış bir edebi eleştiri kitabını buluyorsunuz.

- Bu aralar yüzük hastası oldum resmen. Nerede bijuteri görsem içeri dalıp yüzüklere bakıyorum. Hali hazırda beş tane yüzük takarken hala boş olan parmaklarım için hayıflanıp duruyorum. Anlayın artık.

- Yok kardeşim ben kendi reklamımı yapamıyorum. Edirne'de sanat tarihi okuyan bir kız yaptıklarını öyle bir anlatıyor ki sanki dünyayın sanat anlayışında en çok onun parmağı var. Hey yavrum hey, kız höyük gezisi yapacakmış. Bir de sana zaten bildiğin yunan tanrılarını sen hiç bir şey bilmiyormuşsun gibi anlatmıyor mu?  Doğrusu karşımda böylesine kendi reklamını yapan insanların yanında içimden kendi yaptıklarımdan, yapacaklarımdan bahsetmek gelmiyor. Sanki ben anlatırsam onun seviyesine inecekmişim gibi kendimi ondan garip bir şekilde üstün görüyorum. (Ama bakın yanlış anlaşılmasın. Sırf hava atmak, reklamını yapmak için söyleyenlerden bahsediyorum. Yoksa valla da billa da rahatsız olmam dinlemekten. Hatta hoşuma bile gider.)

- İnsan'ın samimi arkadaşlarından biri erkek'se neden diğer insanlar bu arkadaşın yaptığı her hareket altında öküz buzağı ilişkisi arıyorlar anlamıyorum. Sen arkadaşını ne yaptı diye merak etmez misin, bir derdi olduğunda hemen yanına koşmaz mısın, ara ara özlemez misin, ailenden arkadaşlarından bahsetmez misin, bir konu hakkında telefonda uzun uzun konuşmaz mısın, ihtiyacın olduğunda yardımını istemez misin? Yani bu arkadaş erkek olunca mı iş değişiyor?
İnsanlarsa işte böyle her şeyin altında bir çapanoğlu bulup bizim kafamızı bulandırmasa iyi olacak. Hayır sonradan sonraya "Acaba şu hareketim yanlış anlaşılır mı?" diye kendi kendine vehme kapılıyorsun olan arkadaşlığına oluyor.
Lütfen herkes kendi aklını kendine saklasın!

10 yorum:

  1. Hangi kütüphanelerden kitap alıyorsunuz?

    YanıtlaSil
  2. ben yüzükleri hep başkalarının parmağında beğeniyorum nedense, henüz kendi parmağıma alma aşamasına geçemedim. iyi mi kötü mü bilmiyorum ama. :)

    YanıtlaSil
  3. leah... hmm, sen parmaklarını mı beğenmiyorsun yoksa? Bence o yüzükler kesin sana da yakışıyordur.

    YanıtlaSil
  4. Edirne'de sanat tarihi okuyan o kız kim acaba? Merak ettim.

    YanıtlaSil
  5. şirvan... uzak bir akraba diyelim gitsin.

    YanıtlaSil
  6. Eski Mardin'in tarihi sokaklarında sayısız gümüşçüler var, ben bi tane yüzük almıştım. Yolun düşerse tavsiye edebilirim!

    YanıtlaSil
  7. hitman-3... bir gün mardine gitmeyi çok istiyorum gerçekten.
    GÜmüşcüler... tamam aklımda :)

    YanıtlaSil
  8. yazının son kısmına canı gönülden katılıyorum

    YanıtlaSil
  9. GbA... değil mi ama :) Herkes bir senaryo yazma peşinde.

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.