Sayfalar

10 Eylül 2010 Cuma

Biraz da Yanlış Anlaşıl Be!


Belediye otobüsünde yayılarak oturan erkeklere sinir oluyorum. Yahu bir heyecanla boş yer var diye sevinip oturuyorsun. Maşallah oturacak yer kalmamış. Sığ sığabilirsen. Kardeşim mecbur muyum sana, bacağını çek demeye. Oturduk yanına değil mi? Topla güzelce kendini. Bi de üstüne uyuma numarasına yatmazlar mı, al çantayı vur kafasına kafasına.

Şimdi burada adamı şöyle bir dürtükleyip "pardon bacağınızı çeker misiniz?" demem gerek değil mi? Ama gelin görün ki bunu yapmak öyle sanıldığı gibi kolay değil. Bir kere sesin öyle bir çıkacak ki, ne fazla suçlayıcı olacaksın, ne fazla sinik; ne cazgır, ne de çekingen. Zira, adamın kendi yaptığından haberi yok, "Sen bana ne demek istiyorsun" diye diklenip seni suçlu durumuna düşürüyor. (Uff, sinir oluyorum, harbi sinir oluyorum!)

...........

İki üç gün önce arkadaşıma iftara gittim. Orada da- maşaallah milletçe misafirperverliğimize diyecek yok- bir yemek yedirildim sorma gitsin. Dönüşte yanına oturduğum adam da böyle çıkınca, hah! dedim çattık. O hantallıkla adama laf anlatacak havada da değilim. Ben böyle uflayıp puflarken, karşı koltuktakiler de ufak ufak kıpırdamaya başlamasınlar mı? Dedim ki "Kızım yetiştin yetiştin, yetişemedin, bu kalabalıkta boşalan yer de mundar olur valla." Aldım kendimi tetiğe, kalktıkları an da yerlerini kapacağım. Allah, bir görün beni, o nasıl bir sürattir. Bunlar bir kalktı, ben bir seğirdim o tarafa doğru. Kucağımda ne var ne yok hepsi yere saçıldı. (Yalan yalan, sadece bir tane kitap.) Ama bu engeller ne ki, yılmadım, yıkılmadım! Düşen bir değil bin kitap olsun be. Ben aklıma koydum mu yaparım, bunlar bana vız gelir, hey yavrum hey! (Çoşuyorum, coştum.) 

Bir hışımla yerden kitabı aldığım gibi karşıdaki pencere kenarı koltuğu kapmam da bir oldu. Da bir pürüz vardı sanki etrafta. Garip bir sessizlik, tuhaf yüz ifadeleri...

Meğer benden hariç iki sevgili de oraya göz koymuş, oturacaklarmış. (Dırınırınnn) Süper! Şu hale bak sevgilileri ayırmışım. Nasıl utandım ama. Kalkamazdım da geri, orada yayılarak oturan adam vardı.Artık napayım ben de, kıza fısıldayarak "Kusura bakma. Adamdan rahatsız oldum da." dedim. (Dikkat, sıvama kısmı.) Rahatsız olmak? Neden, niçin? Benim kısa olsun diye üstü kapalı açıklamalarım, kızın acıyan yüz ifadesiyle birleşince, anladım ki adamın ne sapıklığını bırakmışım, ne tacizciliğini. Allah beni ne etmesin emi. Lafımdan geri de dönemedim. Aman, ya dedim sonra. Bırak dağınık kalsın, onunla mı uğraşacağım. 

Yalnız aldı mı beni bir korku. Ya adam duyduysa, ya aynı yerde inersek, ya "sen ne demek istedin bana" diye hesabını sorarsa. Uff, düşünmek bile istemiyorum. Neyse ki adam benden çok önce indi de rahatladım. Ohh!

..........

Vel hasıl kelam, siz siz olun. Öyle yerini kaptığınız kimselere hiç gereği yokken açıklamalarda bulunup da kendinizi gereksiz yere korkutmayın. Ne var bir daha konuşmayacaksınız, etmeyeceksiniz. Bırakın biraz da yanlış anlasınlar sizi, ölür müsünüz?

3 yorum:

  1. aynen ya bırakın yanlış anlasınlar!
    Yalnız nasıl bir korku yaşamışsın okurken anladım bunu :)

    YanıtlaSil
  2. yok valla aynen öyle
    ölürüm bennn
    yanlış anlaşılmasamda acaba yanlış anlarmı diye açıklar dururum kendimi ben :(

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.