Sayfalar

10 Şubat 2011 Perşembe

Annem ve Düzenli Yaşam!

- Oğlum hani ben kpss'de İstanbul'u yazacağım ya sen de İstanbul'da okumak istiyorsun. Annemde tayinini İstanbul'a mı alsa. Ne güzel düzenli bir hayatımız olur.

dedim ve o anda da ne kadar saçma bir cümle ettiğimi anladım. Zaten ben anlamasam da erkek kardeşimin suratıma attığı bakıştan da bu anlaşılıyordu.

Annem ve düzenli yaşam! Burada biraz durmak lazım.

Kamunun saygın memuru annem hafta içleri işten geldikten sonra eğer salı ya da çarşamba değilse erkenden yatar. Hatta annemin uykusu bizim sülalede tam bir dalga konusudur. Öyle fazla yemek yapmaz. Hatta tatillerde genellikle ben yaparım. Hafta sonları ara ara aklına eserse temizlik yapar. Ya da bir misafir geleceği vakit. Genel de temizliği ben yaparım. Zaten ben İstanbul'da değilken evde bile kalmaz. Direkt anneannemlerin evinde kalır. Bizim ev sadece tatillerde, özel günlerde açılan yazlık gibidir. Haliyle ben evden ayrılırken evde bir şey unuttuysam tatil dönüşü onu aynı yerinde olduğu gibi bulma ihtimalim fazlasıyla yüksektir.

Şİmdi böyle yazdım diye eleştirdiğim, tasvip etmediğim sanılmasın. Bilakis böyle olması beni hiç rahatsız etmiyor. Hatta ara ara anneannem ya da babaannemin evi gelip düzenlemesine daha çok rahatsız oluyorum. Kadının kocası öleli neredeyse yirmi yıl olmuş. Kimseye hesap vermek durumunda değil. Çocuklarını büyütmüş. İşinde gücünde. Ee tatillerde eve gelip temizlik yapan, yemek pişiren kızı da var. Daha ne olsun.

Hem onun bu salaş hali bizimle ilişkilerine de yansımış. Zaten benim en çok hoşuma giden durum da bu. Haber verdikten sonra eve kaç gibi geleceğinle, hangi arkadaşınla buluşacağınla, ne giyineceğinle falan hiç ilgilenmiyor. Hatta aslına bakarsanız benim temizlik, yemek yapmamla falan da ilgilenmiyor. (Erkek kardeşimin evi batırmasına da ben sinirlendim zaten.)

Bu rahatlık annemle konuşmalarımıza da yansımış. Onunla sanat, edebiyat, kitap, siyaset gibi konularda tıpkı samimi arkadaşlarımla konuştuğum kadar keyif alıyorum. (Tabi ara ara bir "elif şafak-aşk dedim, yazarın edebiyat anlayışından girdi dostoyevski'den çıktı" gibi tepkileri de olmuyor değil.)

Zaten benim babaanneme bu kadar sinirlenmemin sebebi de bu. Kadın geldiğinde bir anda akşam televizyon etrafına toplanmış geleneksel aile haline dönüyoruz. Asla bulaşık makinesinde bulaşıklar beklemiyor, salçalar, ve sıvı yağlar illaki cam kaba konuyor. Aynı saatte uyanıyor, aynı saatte yemek yiyoruz. Bu arada çalışan kadın da olsan, mutlaka bir kap yemek pişirmen gerektiğin dikte ediliyor. (Var ya bu yaz da amcamın kızı evleniyor. Annemle ne yapsam nerelere saklansam bilemiyorum vallahi.)

Yani demem o ki annem İstanbul'a gelip de bir ev tuttuğumuzda yine eskisi gibi "öğrenci evi" yaşantımıza devam edeceğiz. Ben de çalışıyor olacağıma göre öyle fazla temizlik falan da yapacak gibi de durmuyorum. Artık hafta da bir yardımcı kadın çağırırız eve.

Not: Aslında bizim de kendimize göre(!) bir düzenli yaşam anlayışımız var.

Not2: Resimdeki kadın değil mi? Çelişkide kaldım.

8 yorum:

  1. Ben bu duruma dağınık düzen diyorum ve seviyorum. Fotoğraftaki de erkek :)) Hiç değilse ayakkabılarından anlamalıydın:))

    YanıtlaSil
  2. Şirvan... zaten kafamı karıştıran da ayakkabıları oldu. Yoksa bakımsız bir kadın gibi gelmişti bana:)

    YanıtlaSil
  3. Fotoğrafdaki kadın olsaydı çok çirkin bir kadın olurdu.

    YanıtlaSil
  4. ikiekmekbirmaltepe... tamam kabul ediyorum o bir erkek ve ben anlayamamışım. :)

    YanıtlaSil
  5. Tabii herkes kendine göre bi düzen kuruyor di mi? Bu da sizin düzeniniz. Çok hoşuma gitti bu mantık... Bir evde önemli olan kendini "rahat" hissetmek bence.

    YanıtlaSil
  6. rengarenk...eyvallah, teşekkür ederim. evde de rahat olamadıktan sonra evde kalmışsın neye yarar?

    YanıtlaSil
  7. son nota gelene kadar gayet normaldi hersey ama notta koptum :)
    bu arada kotu bir haber o resimdeki erkek degil bir kadin!! Avrupadaki kadinlarin cogunlugu o modelde ve boyutta ayakkabi giyiyor. Alman, Isvicreli yada Hollandali olmasi cok olasi ;)

    YanıtlaSil
  8. A-H... Valla üstteki yorumları da düşününce, ben artık bıraktım onun kadın mı erkek mi olduğunu düşünmeyi. Öyle bir insan işte. Çocuklarını bisiklete bindirmiş.

    YanıtlaSil

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.