Sayfalar

8 Ekim 2011 Cumartesi

Ders Çalışmak Öyle Sıkıcı Bir Şey Ki İnsana Şiir Bile Yazdırtır


Bu yazıyı taslaklarımı karıştırırken buldum. Artık ne düşündüysem yayınlamamışım. Geride kalan öğrenciliğimden bir yazı olsun bu da. Hadi şimdi okuyun lütfen
.
***

Dün gece KPSS'ye çalışıyordum. Ama ders çalışmak gerçekten bana göre değil. acayip sıkılıyorum. Hatta sıkıntımı alsın diye zaten yapabildiğim geometri sorularını bile çözdüm bana mısın demedi. Ben de yazı yazmaya başladım. Baktım içim o kadar dolmuş ki bu öyle sıradan yazıyla atlatılabilcek bir şey değil. Sonra aklıma şiir yazmak geldi. İlham gelmeden şiir yazmaya çalışmak gibi tuhaf, aptalca bir şey yapmaya başladım anlayacağınız. Zaten hayatımda elle tutulabilir topu topu bir şiir yazmıştım. O da babamın ölüm yıl dönümündeydi zaten. Neyse dört beş mısrayı yazdım öylesine ama yok, ilham öyle benim şiir yazdığımı görüp arkamdan koşturmuyor maalesef.


Ben böyle olmuyor olmuyor diye kendimle cebelleşip dururken "Aaa!" dedim. Aklıma birşey geldiğinden değil tabi telefon çalıyordu ondan. Baktım arkadaşım. Hemen müsait misin diye sordu açar açmaz. Evet dedim, üsteledi aynı soruyu bir kaç kez. Zaten müsait misin cümlesini ne kadar bastırarak soruyorsa o kadar uzun konuşmak istiyordur bu arkadaşım. Öyle de oldu. Bir saatten fazla konuştuk. Sonra telefonu kapattım baktım bir mesaj. Başka bir arkadaşım acil konuşalım diye mesaj atmış. Onu da aradım. Oldu mu sana toplam bir buçuk saat. Artık aklımda ne şiir vardı ne ders.

Etüt'e geri döndüm eşyalarımı toplayıp yatakhaneye dönecektim ki yarım kalan şiiri gördüm. Dur dedim bir kez daha deneyeyim. Yazdım bu sefer kolayca biliyor musunuz?

Yahu ben insan hikayeleri dinlemeyi seviyorum. Çoğu insanın kafası kazan olur dinlemekten. Bense karakter heybeme bir sürü kişinin dolduğunu düşünürüm. İnsanları dinlerken onları tekrar tekrar keşfederim. Mutlu olurum. Hem doğrudan değil ama insanların anlattıkları zihnimin gerisinde bir yerlerde yer ettikçe vakti zamanı geldiğinde onlar bir şekilde bana yazılarımda yardımcı olmuş oluyorlar. Yahu rahatlıyorum be! Galiba bu yüzden öykü ve roman okumayı seviyorum ben.

Neyse fazla uzatmayım. Sonuçta şair değilim. Pek kendime de güvenmiyorum ya yine de yayınlayım dedim.

Diyalog

Dedim:
   Zihnimi doldurma
   Doldurma hayatımı
   Kabul et!
   Yoruyorsun.

Dedi: 
   Çöldeki kaktüs gibi yalnızım.
   Gövdesindeki su kadar boşum.

Dedim:
   Değilsin.
   Kaktüs su dolu
   Sen de hayat dolusun.
   Ama tavus kuşu gibi için.
   Kabarıyor, batırıyorsun.

Dedi: 
   Rahatlatıyorsun beni.

Dedim: 
   Yoruyorsun, anlamıyorsun.

Dedi:
   Yoruyorum, anlıyorum.
   Fakat, kabul et.
   Seni seviyorum!

***

Not: İnsan hikayeleri dinlemeyi o zamanlar seviyorum demiştim ama dinlediğim onca tuhaf hikayeden sonra artık sevmiyorum galiba.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorum alın, yorum yapın. Bloglara can verin.